(Mine, mine, mine, mine, mine, mine)
(Benim, benim, benim, benim, benim)
Green eyes, fried rice
I could cook an egg on you
Late night, game time
Coffee on the stove, yeah
You're sweet ice cream
But you could use a flake or two
Blue bubblegum twisted round your tongue
Yeşil gözler, kızarmış pirinç
Senin üzerinde bir yumurta pişirebilirim
Geç vakit, oyun vakti
Ocağın üstünde bir kahve var, evet
Sen tatlı bir dondurmasın
Fakat birkaç tane buz tanesi kullanabilirsin
Mavi sakız dilinin etrafında dolaşıyor
I don't want you to get lost
I don't want you to go broke
I want you
Kaybolmanı istemiyorum
Beş parasız kalmanı istemiyorum
Seni istiyorum
It's 'cause I love you, babe
In every kind of way
Just a little taste
You know I love you, baby
Bunun nedeni seni seviyorum, bebeğim
Olabilecek her şekilde
Sadece küçük bir tat
Biliyorsun, seni seviyorum, bebeğim
'Excuse me, a green tea?”
Music for a sushi restaurant
From ice on rice
Music for a sushi restaurant
Music for a sushi restaurant
Music for whatever you want
'Affedersiniz, yeşil çay alabilir miyim?”
Bir suşi restoranı için müzik
Pirinçin üzerindeki buzdan
Bir suşi restoranı için müzik
Ne istiyorsan onun için müzik
I'm not going to get lost
I'm not going to go broke
Staying cool
Kaybolmayacağım
Beş parasız kalmayacağım
Sakin kalacağım
You know I love you, babe
Biliyorsun, seni seviyorum, bebeğim
If the stars were edible
And our hearts were never full
Could we live with just a taste?
Just a taste
Eğer yıldızlar yenilebilir olsaydı
Ve kalplerimiz daima aç olsaydı
Küçücük bir tat ile yaşayabilir miydik?
Küçücük bir tat ile
It's 'cause I love you, babe
In every kind of way
Just a little taste
You know I love you, baby
Bunun nedeni seni seviyorum, bebeğim
Olabilecek her şekilde
Sadece küçük bir tat
Biliyorsun, seni seviyorum, bebeğim