Eine Musik so schön und blau wie ihre Augen
Voller Schmerz in seinem Glauben
Kam von diesem kleinen Zimmer
Sein Ein und Alles, seine Flucht vor der Realität
müzik;
o kızın gözleri kadar mavi ve güzeldi,
İnancı kadar acı doluydu,
küçük bir odada yankılanıyordu.
burası onun dünyasıydı, gerçeklikten kaçışıydı
Er spielte und hörte zu
Und Verstand kam besser von seiner Hand
Seine Gefühle in drei Minuten
Gab ihr Einsicht in sein Leben
Çaldı ve dinledi.
düşünceleri ellerine akıyordu.
3 dakikada anlattığı hisleri,
o kızın onun hayatını sezinlemesine sebep olmuştu.
In seinem Leben brauchte er nur zwei Sachen
Sie und sein Gitarre
Aber dazu war er nicht stark genug um zu tragen
Ein Fluss voller Freuden und Klagen
Dann verlass Sie das Zimmer des Lebens und er war allein
bu hayatta yalnızca iki şeye ihtiyacı vardı
o kıza ve gitarına
ama o bunları taşıyacak kadar güçlü değildi
bir nehir akıyordu neşe ve üzüntüyle dolu
derken,o kız onu terk etti ve yapayalnız bıraktı
Er rufte nach ihr
Seine Stimme schallte in dem leeren Zimmer
Und er war allein
Nur er und seine Gitarre ohne Saiten
Onun için ağladı
Sesi boş odada yankılandı
ve yapayalnızdı,
sadece o ve telsiz gitarı vardı
Und die Musik war still…
fakat müzik sessizdi...
Seine Gedanken waren so froh wenn er spielte
So schön und bunt
Nichts in der Welt konnte ihn erregen
Er war perfekt wie die anderen
gitar çalarken düşünceleri çok parlaktı
çok güzel ve renkli
bu dünyadaki hiçbir şey onu yanıltamazdı
en az bir başkası kadar mükemmeldi
Die Musik war ein Ausweg, eine Medizin für seine Krankheit
Er hatte alles unter Kontrolle, alles war in Ordnung
Tag ein, tag aus, dankte er Gott für seine Hände
Die Musik war sein Verstand
müzik onun sığındığı şeydi, acısına ilaçtı
her şey onun kontrolü altındaydı, her şey yolundaydı
günler geldi,geçti elleri için tanrıya teşekkür etti
müzik onun aklını başına getiriyordu
Er spielte lauter und lauter
Aber Zeit war nicht auf seiner Seite
Kaum konnte er seine Finger merken, aber er konnte sie fühlen
Es wurde sehr leise
daha da sesli bir şekilde çaldı
ama zamanı yoktu
parmaklarını hissedemiyordu, ama orada olduklarını biliyordu
her şey sessizleşti
Und die Musik war still…
fakat müzik sessizdi...