Darling, what's your name?
Sevgilim, adın ne?
And can you hear me?
Ve beni duyabiliyor musun?
Tell me why you're out so late alone.
Bu kadar geçken dışarıda yalnız olmanın nedenini anlat.
The diamond sparkle in your face, I hold you,
Elmaslar yüzünde ışıldıyor, seni tutuyorum.
The gravel glistens black and red below.
Altında siyah ve kırmızı çakıllar parlıyor.
Hallow, you drift into the night.
Oyuk, geceye sürüklendin.
Hallow-girl.
Oyuk-kız.
When I close my eyes, I see you,
Gözlerimi kapattığımda, seni görüyorum.
When I close my eyes, you're here.
Gözlerimi kapattığımda, buradasın.
In the dead of the night I feel you,
Gecenin ölülerinde, seni hissediyorum.
When I open my eyes, you disappear.
Gözümü açtığımdaysa kayboluyorsun.
The metal wraps itself around your bones
Metaller kemiklerini sarıyor.
And when it penetrates you, it feels cold.
Ve içine işlediğinde, üşüyorsun.
As you were born you leave this world alone,
Doğarak bu dünyayı yalnız bıraktın.
A stranger on an unfamiliar road.
Alışılmadık yoldaki bir yabancı.
That roaring engine sings you: Hallelujah.
Bu gürüldeyen motor şarkı söylüyor sana: Şükürler olsun
The broken headlamp lights your path to God.
Bozuk farlar Tanrıya giden yolunu aydınlatıyor.
Hallow, you drift into the light.
Oyuk, ışığa hapsedildin.
Hallow, go home.
Oyuk, eve git.
But when I close my eyes, I see you.
Ama gözlerimi kapattığımda, seni görüyorum.
When I close my eyes, you're here.
Gözlerimi kapattığımda, buradasın.
In the dead of the night I feel you.
Gecenin ölülerinde, seni hissediyorum.
When I open my eyes, you disappear.
Gözlerimi açtığımdaysa kayboluyorsun.