We believe but we are deceased
-İnanıyoruz ama ölmüşüz
Or soon to be.
-Ya da ölmek üzereyiz.
I act surprised
-Şaşkınca hareket ediyorum
You've seen the seas,
-Denizleri gördün
It's just enough to feed the trees.
-Sadece ağaçları beslemeye yeter.
We believe but we are not free,
-İnanıyoruz ama özgür değiliz.
This wasteland is our prison.
-Bu çorak toprak bizim hapishanemiz.
I act surprised
-Hayretler içinde davranıyorum.
I see the bones through your skin,
-Derinden geçen kemikleri görüyorum.
This radiation from within.
-Bu radyasyon içten geliyor.
I grant you this torn land,
-Seni bu parçalanmış toprağa terk ediyorum.
I'd rather not live here anymore.
-Artık burada yaşamayacağım.
Don't say I didn't try,
-Denemediğimi söyleme
But I'd rather not live here anymore.
-Ama artık burada yaşamayacağım.
We believe but we don't see
-İnanıyoruz ama görmüyoruz
The coming of the storm.
-Fırtınanın geldiğini
Why act surprised?
-Neden şaşırmışça davranıyorsun?
There are warnings from time to time,
-Zaman zaman görünen uyarılar var
Signs of our own decline.
-Sapmamızın izi...
We are the scavengers,
-Biz leş hayvanlarıyız.
We plunder and rape,
-Talan ediyoruz ve kirletiyoruz
We're the guests here, the new breed,
-Burada nisafiriz, yeni bir türüz.
But act like it's ours to take.
-Ama bizimmiş gibi davranıyoruz.
I grant you this torn land,
-Seni bu parçalanmış toprağa terk ediyorum.
I'd rather not live here anymore.
-Artık burada yaşamayacağım.
Don't say I didn't try,
-Denemediğimi söyleme
But I'd rather not live here anymore.
-Ama artık burada yaşamayacağım.
We believe but we don't see
-İnanıyoruz ama görmüyoruz.
I grant you this torn land,
-Seni bu parçalanmış toprağa terk ediyorum.
I'd rather not live here anymore.
-Artık burada yaşamayacağım.
Don't say I didn't try,
-Denemediğimi söyleme
But I'd rather not live here anymore.
-Ama artık burada yaşamayacağım.