These are my demands
Bunlar benim taleplerim
I renounce wholeheartedly
Bütün kalbimle vazgeçtim
In this extreme abjuration
Bu aşırı abjürasyonda
That which I repudiate so vehemently
Bu kadar şiddetle reddettiğim
Adamantly unrepentant
Implacable and intractable
Yıkılmaz ve çekilmez
I abdicate with inexorable pleasantry
Inaktif bir şekilde hoş geldin
In this solemn refutation
Bu ciddi ret içinde
This most earnest repudiation
Bu en cüretkar inkâr
I shall not negate
Reddetmeyeceğim
That which I state irrevocably
Geri dönülmez bir şekilde belirttiğim
But I do it so gently
Ama çok nazikçe yapıyorum
That you cannot resent me
Beni kızdırmayacaksın
For this humble request of my company
Şirketimin bu mütevazi isteği için
So with time left permitting
Böylece zaman izinli kaldı
And while we're still sitting
Ve hala otururken
May I please have another cup of tea?
Bir bardak daha çay alabilir miyim?