You're an angel in disguise
(Kılık değiştirmiş bir meleksin)
When you color your eyes.
(Sadece gözlerinin rengi)
But angels don't need covering.
(Ama meleklerin kaplamaya ihtiyacı yok)
You're a princess, you're a queen
(Sen bir prensessin , sen bir kraliçesin)
You don't need finer things
(Öyle ince şeylere ihtiyacın yok)
But I'll buy you diamond rings just because.
(Ama ben sana sadece elmas yüzük alacağım , çünkü )
‘Cause you break the rules of beautiful
(Çünkü sen güzeliğin kurallarını yıktın )
So stay with me for a minute more
(Öyleyse benimle bir dakika daha kal)
No need to fix what's beautiful, you're beautiful.
(Güzelliğini düzeltmene gerek yok , güzelsin)
Like a flower all alone in a field of weeds
(Otların arasında yalnız bir çiçek gibi)
You don't need to change you just need to be
(Sadece kendini değiştirmeye ihtiyacın yok )
The way you were made is just for me
(Sadece benim için yaptığın yolu)
You're beautiful, 'cause you break the rules of beautiful,
(Güzelsin çünkü güzeliğin kurallarını yıktın)
The rules, as they are, overlook your heart
(Kuralları olduğu gibi kalbin göz ardı edecek)
But we got history that's deeper than these scars.
(Ama bu yaralarda daha derin tarihimiz var)
Oh and I'll take it all, all of your secrets and flaws
(Oh ve hepsini alacağım , bütün sırlarını ve kusurlarını)
You make history by being who you are
(Kim olduğun hakkında tarih yazarsın)
‘Cause you break the rules of beautiful
(Çünkü sen güzeliğin kuralları yıktın )
So stay with me for a minute more
(Öyleyse benimle bir dakika daha kal)
No need to fix what's beautiful, you're beautiful.
(Güzelliğini düzeltmene gerek yok , güzelsin)
Like a flower all alone in a field of weeds
(Otların arasında yalnız bir çiçek gibi)
You don't need to change you just need to be
(Sadece kendini değiştirmeye ihtiyacın yok )
The way you were made is just for me
(Sadece benim için yaptığın yolu)
You're beautiful, 'cause you break the rules of beautiful,
(Güzelsin çünkü güzeliğin kurallarını yıktın)
Oh you're beautiful, oh you're beautiful, oh you're beautiful
(Oh güzelsin , oh güzelsin, oh güzelsin )
Cause you break the rules of beautiful
(Çünkü sen güzeliğin kuralları yıktın )
So stay with me for a minute more
(Öyleyse benimle bir dakika daha kal)
No need to fix what's beautiful, you're beautiful.
(Güzelliğini düzeltmene gerek yok , güzelsin)
Like a flower all alone in a field of weeds
(Otların arasında yalnız bir çiçek gibi)
You don't need to change you just need to be
(Sadece kendini değiştirmeye ihtiyacın yok )
The way you were made is just for me
(Sadece benim için yaptığın yolu)
You're beautiful, 'cause you break the rules of beautiful,
(Güzelsin çünkü güzel kuralları yıktın)
If I re-wrote the rules for beautiful
(Eğer ben güzelliğin kuralları yeniden yazarsam)
I would trace you on a page and put it up
(Bir sayfada seni tarif ederdim ve sunardım)
So the whole wide world can finally see what's beautiful
(Böylece dünya sonunda ne kadar güzel olduğunu görebilir )
You break the rules of beautiful
(Güzelliğin kurallarını yıktın)