Follow you down to the red oak tree
As the air moves thick through the hollow reeds
Will you wait for me there until someone comes
To carry me, carry me down
See I have not, I have not grown cold
I have stole from men who have stole from those
With their arms so thin and their skin so old
But you are young, you are young, you are young
Then somebody laughs like it's all just for hell
As though we could not be saved from the depth of the well
But the cloth that I make is a cloth you can sell
To pay for the gossamer seeds
Names get carved in the red oak tree
Of the ones who stay and the ones who leave
I will wait for you there with these cindered bones
So follow me, follow me down
Follow me, follow me down
Follow me, follow me down
Follow me, follow me down
Seni Kırmızı Meşe Ağacına Kadar Takip Ederim
Seni kırmızı meşe ağacına kadar takip ederim
Çukur sazların arasında hava ağır ağır ilerlerken
Birisi gelene kadar beni orada bekleyecek misin
Beni taşımak, beni aşağıya taşımak için
Gördün mü ben, ben soğumadım (uzaklaşmadım)
Kolları çok ince ve derileri çok yaşlı olanlardan
çalanlardan da ben çaldım
Ama sen gençsin, gençsin, gençsin
Sonra birisi öyle gülüyor ki sanki her şey sadece cehennem için
Sanki kuyunun derinliğinden kurtulamazmışız gibi
Ama benim yaptığım kumaş satabileceğin bir kumaş
İnce çekirdeklerin parasını ödemek için
Kırmızı meşe ağacına isimler kazınmış
Kalanların ve gidenlerin isimleri
Bu közleşmiş kemiklerle seni orada bekleyeceğim
Öyleyse takip et beni, takip et beni oraya (aşağıya)
Takip et beni, takip et beni oraya (aşağıya)
Takip et beni, takip et beni oraya (aşağıya)
Takip et beni, takip et beni oraya (aşağıya)