If this is redemption, why do I bother at all
There's nothing to mention, and nothing has changed
Still I'd rather be working at something, than praying for the rain
So I wander on, till someone else is saved
Eğer bu kefaretse, niye uğraşıyorum ki?
Bahsedecek hiçbir şey yok, ve hiçbir şey değişmedi
Hala bir şeyler üzerinde çalışmayı yeğlerim, yağmur için dua etmeye
O yüzden yola devam ediyorum, başka birisi daha kurtulana kadar
I moved to the coast, under a mountain
Swam in the ocean, slept on my own
At dawn I would watch the sun cut ribbons through the bay
I'd remember all the things my mother wrote
Sahile taşındım, bir dağın altına
Okyanusta yüzdüm, yalnız başıma uyudum
Şafakta Güneş'in körfezde kurdele kesişini izlerdim
Annemin yazdığı her şeyi hatırlardım
That we don't eat until your father's at the table
We don't drink until the devil's turned to dust
Never once has any man I've met been able to love
So if I were you, I'd have a little trust
Baban masaya oturmadan yemeyiz
Şeytan toz haline gelmeden içmeyiz
Sevebilen bir adamla bir kez olsun tanışmadım
O yüzden senin yerinde olsaydım, biraz güvenirdim
Two thousand years, I've been in that water
Two thousand years, sunk like a stone
Desperately reaching for nets
That the fishermen have thrown
Trying to find, a little bit of hope
İki bin yıldır, o suyun içindeyim
İki bin yıldır, taş gibi battım
Balıkçıların attığı ağlara
Çaresizce uzanıyorum
Birazcık umut, bulmaya çalışıyorum
Me I was holding, all of my secrets soft and hid
Pages were folded, then there was nothing at all
So if in the future I might need myself a savior
I'll remember what was written on that wall
Ben tüm sırlarımı, saklıyordum
Sayfalar katlanmıştı, sonra hiçbir şey yoktu
O yüzden gelecekte eğer bir kurtarıcıya ihtiyacım olursa
O duvarda yazılı olan bu şeyi hatırlayacağım.
That we don't eat until your father's at the table
We don't drink until the devil's turned to dust
Never once has any man I've met been able to love
So if I were you, I'd have a little trust
Baban masaya oturmadan yemeyiz
Şeytan toz haline gelmeden içmeyiz
Sevebilen bir adamla bir kez olsun tanışmadım
O yüzden senin yerinde olsaydım, biraz güvenirdim
Am I an honest man and true
Have i been good to you at all
Oh I'm so tired of playing these games
We'd just be running down
The same old lines, the same old stories of
Breathless trains and, worn down glories
Houses burning, worlds that turn on their own
Ben dürüst ve samimi biri miyim?
Sana hiç iyi davrandım mı?
Bu oyunları oynamaktan çok yoruldum
Nefessiz trenlerin ve, eskimiş ihtişamların
aynı hikayelerini, aynı satırları
Okurduk sadece
Yanan evler, birbiriyle münakaşa halinde dünyalar
So we don't eat until your father's at the table
We don't drink until the devil's turned to dust
Never once has any man I've met been able to love
So if I were you my friend, I'd learn to have just a little bit of trust
O yüzden baban masaya oturmadan yemeyiz
Şeytan toz haline gelmeden içmeyiz
Sevebilen bir adamla bir kez olsun tanışmadım
O yüzden senin yerinde olsaydım dostum, birazcık olsun güvenmeyi öğrenirdim