I went down to old Joe's bar room, on the corner by the square
Eski Joe'nun bar odasına gittim, meydanın köşesinde
Well, the drinks were bein' served as usual, and this motley crowd was there
Pekala içkiler her zamanki gibi servis ediliyordu, ve bu karışık kalabalık da oradaydı
Well, on my left stood Joe McKennedy, and his eyes were bloodshot red
Solumda Joe McKennedy vardı, ve gözleri kanlanmştı
When he told me that sad story, these were the words he said:
Bana o üzücü hikayeyi anlattığında, söylediği sözler şunlardı
I went down to the St. James infirmary, I saw my baby there
Aziz James Hastanesi'ne gittim, bebeğimi orda gördüm
She was stretched out on a long white table, so cold, and fine, and fair
O uzun beyaz masaya gerilmişti, öyle soğuk, hoş ve güzeldi ki
Go ahead!
Devam et!
Let her go, let her go, God bless her, wherever she may be
Bırak gitsin, bırak gitsin, Tanrı onu kutsasın, her nerede olursa
She can search this world over, never find another man like me
Bu dünyayı araştırabilir, asla benim gibi adamı bulamaz
Yes, sixteen coal black horses, to pull that rubber tied hack
Evet, onaltı siyah kömür gibi at, o çentiğe bağlı lastiği çek
Well, it's seventeen miles to the graveyard, but my baby's never comin' back
Eh mezarlığa 17 yard var, ama bebeğim asla gelmiyor
Well, now you've heard my story, well, have another round of booze
Şimdi hikayemi duydun, pekala bir tur daha içki
And if anyone should ever, ever ask you, I've got the St. James infirmary blues!
Ve eğer herhangi biri sana sorarsa, Aziz James hastanesi özlemi çekiyorum!