You don't know just
Bilmiyorsun işte
When to stop and when to go.
Ne zaman durup ne zaman gideceğini
City streets in the dead of winter
Kışın ortasında şehir sokaklarına
Stop your mind with dirty snow.
Aklından pis karı çıkar
Walk at night and
Geceleri yürü
Touch your hand to the golden lights
Elini altın ışıklara değdir
And let them show.
Göster onlara
Feel the shadows disappearing.
Gölgeler yok oluyor gibi
I'll smile and say
Gülümseyip diyeceğim ki
I told you so.
Sana söylemiştim
Baby...
Bebeğim
Tell me why, if you think you know why,
Nedenini söyle, nedenini biliyorsan
People love when there's no tommorow
İnsanlar yarın yokmuş gibi seviyor
And still not cry when it's time to go,
And still not cry when it's time to go,
And still not cry when it's time to go?
Gitme zamanı geldiğinde hala ağlamazlar
The wall of your memory
Hatıranın duvarı
Still echoes your sorrow;
Hala hüznünü yankılıyor
The pictures of sadness
Üzüntünün resimleri
Are not what they seem.
Göründükleri gibi değil
So hold out your smile, take
Gülümsemene tutun
My hand and be happy;
Ekimi tut ve mutlu ol
These pictures of sadness
Üzüntünün bu resimleri
Are not all they seem.
Göründüğü gibi değil hiç
Are you so old that you've no childhood?
O kadar mı yaşlısın ki çocukluğun yok?
Is your timeline so unreal
Zaman tünelin o kadar mı gerçek değil
That all your sunsets
Bütün günbatımların
Come in the morning?
Sabahları mı geliyor bu yüzden?
Baby...tell me...how you feel?
Bebeğim söyle bana nasıl hissediyorsun?
Shelves of books in your mirror reflected,
Aynandaki kitap rafları yansıdı
The sidewalks and alleys that you've seen,
Gördüğün kaldırımlar ve vadiler
Show colours change as the images fade in
Görüntüler solarken renklerin değiştiğini gösteriyor
The magical vanishing memory machine.
Büyüyle yok eden hatıra makinesi
Baby...
Bebeğim
Tell me why, if you think you know why,
Nedenini söyle, nedenini biliyorsan
People love when there's no tommorow
İnsanlar yarın yokmuş gibi seviyor
And still not cry when it's time to go,
And still not cry when it's time to go,
And still not cry when it's time to go?
Gitme zamanı geldiğinde hala ağlamazlar