Hey, look out for my glass up there, man!
Hey burdaki bardağıma bak adamım!
That's my drink, man, that's my drink, alright...
Bu benim içkim dostum benim içkim
Make it a double, or eh...
İki yap şunu ya da ...
Somebody has to sing
Biri şarkı söylemeli
Some body will sing?
Biri şarkı söyleyecek mi?
Somebody will sing, right?
Biri şarkı söyleyecek değil mi?
(I don't know!)
(Bilmiyorum!)
Y'all pass me that bottle,
O şişeyi bana uzat
And I'll sing you all a real song
Ve sana gerçek bir şarkı söyleyeyim
Yeah!
Evet!
Let me get my key, ahum!
Anahtarımı alayım
Well, I'm looking through harlem
Harlemden içeri bakıyorum
My stomach squeal just a little more
Karnım biraz daha cırlıyor
A stagecouch full of feathers and footprints,
Tüy dolu kanepe ve ayakizleri
Pulls up to soap?box door
Sabuna mı çekiyor? kutu kapısı
Now a lady with a pearl?handled necktie
İncili bir leydi mi? gerdanlığı tutulmuş
Tied to the driver's fence
Sürücünün engeline bağlı
Breathes in my face,
Yüzümdeki nefesler
Bourbon and coke possessed words
Mısır ve kola deli sözler
& quot;haven't I seen you somewhere in hell,
Seni cehennemde bir yerde görmemiş miydim
Or was it just an accident? Yoksa sadece bir kaza mıydı?
(you know how I felt then, and so..)
(biliyorsun o zaman nasıl hissettim)
Before I could ask 'was it the east or west side?Sormadan önce 'doğu mu yoksa batı mıydı?My feet they howled in pain
Ayaklarım acıyla inledi
The wheels of a bandwagon cut very deep,
Bando arabasının tekerlekleri derinden kesti
But not as deep in my mind as the rain
Ama aklımdaki kadar gibi değil yağmur gibi
And as they pulled away I could see her words
Ve çektiklerinde sözlerini görebildim
Stagger and fall on my muddy tent
Sendeledim ve çamurlu çadırıma düştüm
Well I picked them up, brushed them off,
Onlara aldım ve fırçaladım
To see what they say,
Dediklerini görmek için
And you wouldn't believe..
Ve inanmazdın bunu...
`come around to my room, with the tooth in the middle,
'odama gel, ortadaki dişle
And bring along the bottle and a presidentVe şişeyi getir ve başkanı da
And eh sometimes it's not so easy, baby
Bazen işler kolay değil bebek
Especially when your only friend,
Özellikle tek arkadaşın
Talks, sees, looks and feels like you,
Konuşunca görünce bakınca ve senin gibi hissedince
And you do just the same as him
ve aynen onun gibi yaparsın
(gets very lonely up this road, baby)
(bu yolda gerçekten yalnız kalır bebek)
(yeah, hmmm, yeah)
(evet hmm evet)
(got more to say!)
(Söyleyecek çok şeyim var)
Well I'm riding through la (huh),
La içinde sürüyorum
On a bicycle built for fools
Aptalların için yapılmış bisiklette
And I seen one of my old buddies
Ve eski dostlarımdan birini gördüm
And he say, 'you don't look the way you usually doVe o dedi ki 'genelde göründüğün gibi değilsinI say, 'well, some people look like a coin-boxBen de 'eh bazı insanlar para kutusu gibi görünür' dedim
He say, 'look like you ain't got no coins to spareO da 'Görünüşe bakılırsa harcayarak paran yok' dedi
And I laid back and I thought to myself, and I said this..
Ve arkama yaslanıp bunu düşündüm ve dedim
I just picked up my pride from underneath the pay phone,
Gururumu telefon ödemesinden aldım
And combed this breath right out of my hair
Ve bu nefesi saçımdan ayırdım
And eh sometimes it's not so easy, baby
Bazen işler kolay değil bebek
Especially when your only friend,
Özellikle tek arkadaşın
Talks, sees, looks and feels like you,
Konuşunca görünce bakınca ve senin gibi hissedince
And you do just the same as him
ve aynen onun gibi yaparsın
Just got out of a scandinavian jail,
İskandinav bir hapishaneden yeni çıktım
And I'm on my way straight home to you
Ve hemen sana evime geliyorum
But I feel so dizzy I take a quick look in the mirror,
Ama sersem gibi hissediyorum, aynaya hemen bir bakayım
To make sure my friend's here with me too
Arkadaşımın benimle burda olduğuna inanmak için
And you know good well I don't drink coffee,
Ve iyi bilirsin kahve içmem
So you fill my cup full of sand
Yani kupamı kumla doldurursun
And the frozen tea leaves on the bottom
Ve donmuş çay ortadan gidiyor
Sharing lipstick around the broken edge
Kırık kenarda ruj paylaşıyoruz
And my coat that you let your dog lay by the fire on
Ve montum köpeğinin ateşe yatırdığı
And your cat he attacked me from his pill?box ledge
Ve kedin hapıyla saldıran, kutu çıkıntısı
And I thought you were my friend too
Ve seni arkadaşım sandım
Man, my shadow comes in line before you
Dostum, gölgem senden önce çizgiye geliyor
I'm finding out that it's eh not so easy
Bir şeylerin kolay olmadığını anlıyorum
Especially when your only friend,
Özellikle tek arkadaşın
Talks, sees, looks and feels like you,
Konuşunca görünce bakınca ve senin gibi hissedince
And you do just the same as him
ve aynen onun gibi yaparsın
,
(lord it's so lonely here, hmmm, yeah)
(tanrım burası yapayalnız hmm evet)
Yeah!
evet
(pass me that bottle over there...)
(ordaki şişeyi yolla bana
Yeah, yeah, okay...
evet tamam