Standing in the dock at Southampton,
Southampton'daki limanda duruyorum
Trying to get to Holland or France.
Hollanda'ya ya da Fransa'ya gitmeye çalışıyorum
The man in the mack said, "You've got to go back",
Yağmurluklu adam dedi ki "Geriye dönmelisiniz"
You know they didn't even give us a chance
Biliyorsun bize bir şans vermediler
Christ you know it ain't easy,
Tanrım, bu kolay değil biliyorsun
You know how hard it can be.
Ne kadar zor olabilir biliyorsun
The way things are going
Bir şeylerin olduğu şekilde
They're gonna crucify me.
Beni çarmıha gerecekler
Finally made the plane into Paris,
Sonunda uçak Paris'e indi
Honeymooning down by the Seine.
Seine'de balayı geçiriyorduk
Peter Brown called to say,
Peter Brown şunu demek için aradı
"You can make it O.K.,
"Bunu yapabilirsin tamam
You can get married in Gibraltar, near Spain".
İspanya yakınlarında, Gibraltar'da evlenebilirsiniz"
Christ you know it ain't easy,
Tanrım, bu kolay değil biliyorsun
You know how hard it can be.
Ne kadar zor olabilir biliyorsun
The way things are going
Bir şeylerin olduğu şekilde
They're gonna crucify me.
Beni çarmıha gerecekler
Drove from Paris to the Amsterdam Hilton,
Paris'ten Amsterdam Hilton'a sürdük
Talking in our beds for a week.
Hafta boyu yataklarımızda konuştuk
The newspaper said, "Say what you doing in bed?"
Gazete dedi ki "Söyleyin, yatakta ne yapıyorsunuz?"
I said, "We're only trying to get us some peace".
Dedim ki "Kendimize biraz huzur getirmeye çalışıyoruz"
Christ you know it ain't easy,
Tanrım, bu kolay değil biliyorsun
You know how hard it can be.
Ne kadar zor olabilir biliyorsun
The way things are going
Bir şeylerin olduğu şekilde
They're gonna crucify me.
Beni çarmıha gerecekler
[ kaynak: http:&&ceviri.alternatifim.com&goster.asp?ac=20279 ]
Saving up your money for a rainy day,
Yağmurlu bir gün için paranı biriktiriyorsun
Giving all your clothes to charity.
Bütün kıyafetlerini hayır kurumuna veriyorsun
Last night the wife said,
Dün gece, karım dedi ki
"Oh boy, when you're dead
"Oh oğlum, öldüğünde
You don't take nothing with you
Hiçbir şeyini alma yanına
But your soul - think!"
Ama ruhunu al - düşün!"
Made a lightning trip to Vienna,
Vienna'ya şimşek gezisi yaptık
eating chocolate cake in a bag.
Çantadan çikolatalı kek yedik
The newspaper said, "She's gone to his head,
Gazete dedi ki "Kız aklına girdi,
They look just like two gurus in drag".
Bir nefeste iki guru gibiler"
Christ you know it ain't easy,
Tanrım, bu kolay değil biliyorsun
You know how hard it can be.
Ne kadar zor olabilir biliyorsun
The way things are going
Bir şeylerin olduğu şekilde
They're gonna crucify me.
Beni çarmıha gerecekler
Caught the early plane back to London.
Londra'ya giden en erken uçağı yakaladık
Fifty acorns tied in a sack.
50 meşe palamutu çuvalda bağlıydı
The men from the press said, "We wish you success,
Basından bir adam dedi ki "Size başarı diliyoruz
It's good to have the both of you back".
İkinizin de dönmesi güzel"
Christ you know it ain't easy,
Tanrım, bu kolay değil biliyorsun
You know how hard it can be.
Ne kadar zor olabilir biliyorsun
The way things are going
Bir şeylerin olduğu şekilde
They're gonna crucify me.
Beni çarmıha gerecekler
The way things are going
Bir şeylerin olduğu şekilde
They're gonna crucify me.
Beni çarmıha gerecekler