Hear that lonesome whippoorwill?
Şu yalnız gece kuşunu duyuyor musun?
He sounds too blue to fly.
Uçmak için fazla üzgün gibi.
The midnight train is whining low:
Geceyarısı treni sızlanıyor
I'm so lonesome I could cry.
O kadar yalnızım ki ağlayabilirim
I've never seen a night so long,
Uzun zamandır hiç bir gece görmedim
When time goes crawling by.
Zaman sürüklenip giderken
The moon just went behind a cloud,
Ay şimdi bir bulutun arkasına gitti
To hide its face and cry.
Yüzünü saklayıp ağlamak için
Did you ever see a Robin weep,
Ardıçkuşunun hiç gözyaşı döktüğünü gördün mü
When leaves begin to die?
Yapraklar ölmeye başladığında?
That means he's lost his will to live.
Bu yaşamak için isteğini kaybetti demek
I'm so lonesome I could cry.
O kadar yalnızım ki ağlayabilirim
The silence of a falling star,
Kayan bir yıldızın sessizliği
Lights up a purple sky.
Mor bir gökyüzünü parlatır
And as I wonder where you are,
Ve nerede olduğunu merak ettiğim gibi
I'm so lonesome I could cry.
O kadar yalnızım ki ağlayabilirim
I'm so lonesome I could cry.
O kadar yalnızım ki ağlayabilirim