We found ourselves together
Birlikte kendimizi bulduk
In an old house in a small town called High Hope
Eski bir evde, Büyük umutlar denen küçük bir kasabada,
We didn't mind the quaking
Sızlanmayı umursamadık
Through me a tremble rose that I thought might tear but I hope.
İçimde titreyen bir güle rağmen, parçalanabileceğimi düşündüm ama umut ettim
We gathered in the same room,
Aynı odada toplandık
But as the house shook and the ghosts looked in we moved.
Ama ev sallanırken ve hayaletler taşınmışız gibi görünürken
Through the ceiling I screamed at you –
Sana bağırdığım tavanın içinden
I said, "These bonds are wearing thin. Can you get us through?"
Dedim ki; bu bağlar, ince giyiniyor, bizi geçirebilir misin
In a town called High Hope
Büyük Umutlar denen bir kasabada
We do our best to sing a weary song.
Yorgun bir şarkıyı söylemek için en iyimizi yaptık
We fill our lungs to blow these walls out,
Bu duvarlardan geçen esintilerle ciğerlerimizi dolduruyoruz
But it takes, it takes wind to knock this house down.
Ama bu sürüyor, bu evi yıkmak için rüzgar sürüyor
It came whistling round the corner
Köşeden bir ıslık geldi
And from our separate rooms we felt it coming through
Ve bizim ayrı odalarımızda, bunun geldiğini hissettik
The cracks in the windows,
Pencerelerdeki çatlaklar
Stirring up the dust - yeah the wind blew.
Toza karışıyor, evet rüzgar esiyor
In a town called High Hope
Büyük Umutlar denen bir kasabada
We do our best to sing a weary song.
Yorgun bir şarkıyı söylemek için en iyimizi yaptık
We fill our lungs to blow these walls out,
Bu duvarlardan geçen esintilerle ciğerlerimizi dolduruyoruz
But it takes, it takes wind to knock this house down.
Ama bu sürüyor, bu evi yıkmak için rüzgar sürüyor
From dust we came, to dust we'll go.
Tozdan geldik, toza gideceğiz
From dust we came, to dust we'll go.
Tozdan geldik, toza gideceğiz
From dust we came, to dust we'll go.
Tozdan geldik, toza gideceğiz
From dust we came, to dust we'll go but we ain't gone.
Tozdan geldik, toza gideceğiz ama gitmiyoruz
In a town called High Hope
Büyük Umutlar denen bir kasabada
We do our best to sing a weary song.
Yorgun bir şarkıyı söylemek için en iyimizi yaptık
We fill our lungs to blow these walls out,
Bu duvarlardan geçen esintilerle ciğerlerimizi dolduruyoruz
But it takes, it takes wind to knock this house down.
Ama bu sürüyor, bu evi yıkmak için rüzgar sürüyor