Chère Vivi, je t'écris cette lettre, plein de solitude,
Sevgili Vivi, sana bu mektubu yapayalnız bir halde yazıyorum
L'âme en peine, comme d'habitude
Her zamanki gibi ruhum acı içinde
Depuis que t'es partie
Sen gittiğinden beri
Depuis que t'es plus là
Artık burada olmadığından beri
C'est plus la même
Artık hiçbir şey aynı değil
J'ai perdu ma reine
Ben Kraliçemi kaybettim
Et d'un coup mon royaume tout entier s'est vidé
Ve bir anda benim krallığım büsbütün boşaldı
Mon visage aussi s'est ridé, mon coeur lui s'est bridé
Yüzüm de kırıştı, kalbime gem vuruldu
Un truc en moi ce matin-là s'est brisé
Bu sabah içimde bir şeyler kırıldı
Et même si je réponds "ça va, merci"
Ve 'iyiyim, teşekkür ederim” diye cevap versem de
J'ai dans la bouche comme un mauvais goût d'inertie
Ağzımda,uyuşukluk gibi kötü bir tat var
J'essaye de le masquer mais c'est dur,
Bunu gizlemeye çalışıyorum ama zor
Vivi, je te jure ouais, putain c'est dur
Vivi,sana yemin ederim,lanet olsun bu zor
J'ai l'impression qu'il y a plus rien, j'ai peur en fait
Artık hiçbir şeyin kalmadığı izlenimi var bende,aslında korkuyorum
Depuis que tes yeux me regardent plus, il se passe plus rien
Gözlerin artık bana bakmadığından beri hiçbir şey olmuyor
J'ai plus même trop... je le sais ouais
Artık çok fazla bir şeyim de yok….bunu biliyorum evet
Et ça je le vis mal
Ve kötü bir şekilde yaşıyorum
J'enchaîne les merdes et t'es plus là au final
Rezillikleri bir araya topluyorum ve sonuçta artık burada değilsin
Il me reste quoi à moi à part des souvenirs, des tonnes de photos usées
Bir yığın yıpranmış resimlerden ve hatıralardan başka bana ne kalıyor
Et puis ton sourire trop longtemps figé
Ve çok uzun zamandır gülümseyişin cansız,donuk
Je peux plus, ou plus pareil
Artık yapamıyorum veya aynı şekilde değil
Alors chaque jour je me tue même un peu plus que la veille
O zaman her gün kendimi bir önceki günden bile daha fazla öldürüyorum
Et je tue le temps parfois mal,
Ve bazen kötü bir şekilde zamanımı öldürüyorum
De là-haut tu le sens, je le sais
Yukarıdan bunu hissediyorsun biliyorum
Mais tu me manques, bébé, tu me manques
Ama seni özlüyorum bebeğim, seni özlüyorum
(Nakarat)
Un ange dans le ciel
Gökyüzünde bir melek
Ouais, Seigneur, accueille un ange de plus
Evet Tanrım bir meleği daha karşıla
Un ange dans le ciel
Gökyüzünde bir melek
Vivi, je t'es dis pas "adieu" mais "à plus"
Vivi, sana 'elveda” demiyorum 'sonra görüşürüz” diyorum
Un ange dans le ciel
Gökyüzünde bir melek
Un ange de plus
Bir melek daha
Un ange dans le ciel
Gökyüzünde bir melek
Vivi, pour toi j'ai fais pleurer ma plume
Vivi, senin için kalemimi ağlattım
Toi et moi on a tout fait
Sen ve ben her şeyi yaptık
Toujours prête à me donner ton oxygène dans les moments où tu sentais que j'étouffais
Boğulduğumu hissettiğin anlarda bana oksijenini vermeye her zaman hazırdın
T'étais prête à tuer si on me touchait
Birisi bana dokunsa onu öldürmeye hazırdın
Prête à décrocher la lune même, si je la voulais
Eğer isteseydim bana gökten Ay'ı bile indirmeye hazırdın
On a grandi ensemble, construit ensemble
Birlikte büyüdük, hayatımızı birlikte kurduk
Traversé les pires moments
En kötü zamanları aştık
Vieillir ensemble, c'est ce qu'on voulait même si on était plus ensemble
Artık birlikte olmasak bile istediğimiz şey birlikte yaşlanmaktı
On s'en foutait, c'est ce qu'on visait
Bir şeyi umursamıyorduk, amaçladığımız buydu
Tu te rappelles, nos fous rires, nos premiers instants, ton sourire
Çılgınca gülmelerimizi, ilk anlarımızı, gülümseyişini, her şeyi
Les moments de silence qui voulaient tout dire ?
İfade eden sessizlik anlarını hatırlıyor musun ?
Et on pouvait se nourrir l'un de l'autre
Ve biz birbirimizden beslenebiliyorduk
Ouais, tellement j'étais toi, t'étais moi
Evet, öylesine ki ben sendim sen bendin
Et ça nos proches en étaient témoins
Ve yakınlarımız buna şahitti
T'étais ma vie, mon coeur et mon sang
Sen benim hayatım, yüreğim, kanımdın
T'étais mes tripes, mon moteur et mon sens à tout ça
Sen benim iç organlarım, motorum ve bütün bunların anlamıydın
Alors depuis je tue le temps, parfois mal
O halde bazen kötü bir şekilde vakit öldürdüğümden beri
Et de là-haut tu le sens, je le sais, bébé
Ve sen yukarıdan bunu hissediyorsun, biliyorum bebeğim
Mais tu me manques
Ama seni özlüyorum
(Nakarat)
Qu'est-ce que je peux dire de plus
Seni özleyen bir tek ben varım demekten başka
À part qu'il n'y a pas qu'à moi que tu manques ?
Daha fazla ne diyebilirim
C'est un gouffre que t'as laissé, Vivi
Geride bıraktığın şey bir uçurum, Vivi
Tu sais qu'aujourd'hui y a pas que mes nuits à moi que tu hantes ?
Biliyorsun, bugünlerde bir tek bana sık sık uğrağıdığın gecelerim var
Pour Fatou aussi y a plus d'été
Fatou için de artık yaz mevsimi yok
T'en fais pas, Vivi, non t'en fais pas
Kafana takma Vivi, hayır kafana takma
On va relever la tête
Başımızı tekrar kaldıracağız
Je sais que t'aurais voulu nous voir plus forts
Biliyorum ki bizi görmeyi çok güçlü bir şekilde isterdin
Alors on va faire ce qu'il faut pour s'en remettre
O zaman bunun üstesinden gelmek için gerekeni yapacağız
Bébé, t'inquiète
Bebeğim, endişe etme
Çeviren : Ahmet KADI