Your mind lingers on,
though your heart and soul are gone
You can't call it alive
All the times that we've died
The bumps on your skin is my darkness rushing in
I'd whisper "amen" just to feel alive again
I believed that we'd never die
That we could hide in the blink of the eye
But then my world, it would end one night
Couldn't have saved me if you'd tried
I'm a dim, black wraith,
I dig my own grave
It's a hunger, a need, a necessity, a greed
I can never be appeased, it's a sad, incessant tease
I'd whisper "amen" just to feel alive again
All I have, all that's left that's mine,
is a faint, vague residue of life
The dark, it shines as it travels up my spine
like a harbinger of night
Oh how I'd love to be alive
How I'd love to be alive
Senin aklın çekişiyor,
kalbin ve ruhun gittiği halde
Buna canlı diyemezsin
Öldüğümüz tüm zamanlar
Derindeki darbeler benim aceleyle giren karanlığım
"Amen" diye fısıldardım, sadece tekrar canlı hissetmek için
Asla ölmeyeceğimize inanırdım
Göz kırpıntısında saklanabileceğimize
Ama sonra benim dünyam, bir gecede sona ererdi
Deneseydin bile beni kurtaramazdın
Ben sönüğüm, siyah hayalet
Kendi mezarımı kazarım
O bir açlık, bir ihtiyaç, bir gereklilik, bir hırs
Asla yatıştırılamam, bu üzücü, sürekli bir baş belâsı
"Amen diye fısıldardım, sadece tekrar canlı hissetmek için
Sahip olduğum her şey, benden kalan her şey
hayatın soluk, belirsiz bir kalıntısı
Karanlık, parlıyor ve omurgamı geziyor
Gecenin bir müjdecisi gibi
Oh yaşamayı nasıl da isterdim
Yaşamayı nasıl da isterdim