I've got an aching head
ağrıyan bir başım var
Echoes and buzzing noises
yankılar ve uğultulu sesler
I know the words we said
söylediğimiz sözleri biliyorum
But wish I could've turned our voices down
Sesimizi alçaltmamız gereken sözler.
This is not black and white
siyah ve beyaz değil bu
Only organized confusion
sadece organize karışıklık
I'm just trying to get it right
ben sadece doğru yapmaya çalışıyorum
And in spite of all I should've done
yapmış olmam gereken her şeye rağmen
I was not mad at you
sana sinirlenmemiştim
I was not trying to tear you down
seni yıkmaya çalışmıyordum
The words that I could've used
kullanabileceğim kelimeler
I was too scared to say out loud
yüksek sesle söylemeye çok korkuyordum
If I cannot break your fall
eğer düşüşüne engel olamazsam
I'll pick you up right off the ground
seni yerden kaldıracağım
If you felt invisible
eğer görünmez hissedersen
I won't let you feel that now
artık öyle hissetmene izin vermeyeceğim
Invisible, invisible
görünmez, görünmez
Invisible, invisible
görünmez, görünmez
You didn't get your way
yolunu almadın
And it's an empty feeling
ve bu bir boşluk hissi
You've got a lot to say
söyleyecek çok şeyin vardı
And you just want to know you're being heard
ve sen sadece duyulduğunu bilmek istiyorsun
But this is not black and white
ama bu siyah ve beyaz değil
There are no clear solutions
kesin çözümler yok
I'm just trying to get it right
ben sadece doğru yapmaya çalışıyorum
And in spite of all I should've done
yapmış olmam gereken her şeye rağmen
I was not mad at you
sana sinirlenmemiştim
I was not trying to tear you down
seni yıkmaya çalışmıyordum
The words that I could've used
kullanabileceğim kelimeler
I was too scared to say out loud
yüksek sesle söylemeye çok korkuyordum
If I cannot break your fall
eğer düşüşüne engel olamazsam
I'll pick you up right off the ground
seni yerden kaldıracağım
If you felt invisible
eğer görünmez hissedersen
I won't let you feel that now
artık öyle hissetmene izin vermeyeceğim
Invisible, invisible
görünmez, görünmez
Invisible, invisible
görünmez, görünmez
This is not black and white
siyah ve beyaz değil bu
There are no clear solutions
kesin çözümler yok
I'm just trying to get it right
ben sadece doğru yapmaya çalışıyorum
And in spite of all I should've done
yapmış olmam gereken her şeye rağmen
I was not mad at you
sana sinirlenmemiştim
I was not trying to tear you down
seni yıkmaya çalışmıyordum
The words that I could've used
kullanabileceğim kelimeler
I was too scared to say out loud
yüksek sesle söylemeye çok korkuyordum
If I cannot break your fall
eğer düşüşüne engel olamazsam
I'll pick you up right off the ground
seni yerden kaldıracağım
If you felt invisible
eğer görünmez hissedersen
I won't let you feel that now
artık öyle hissetmene izin vermeyeceğim
Invisible, invisible
görünmez, görünmez
Invisible, invisible
görünmez, görünmez
Invisible, invisible
görünmez, görünmez
Invisible, invisible
görünmez, görünmez