Lille
Düşünmek için sahile gitti
Ne cevap vereceğini bilmek istiyordu
Ona ne yaptığı sorulduğu zaman;
Mazide
Sonsuza dek sevdiği kişiye
Şimdiyse (sevdiği kişi) gitti ve o da öyle
Her sabah savaşa giderdim
Yolumu kaybettim ama şimdiyse takip ediyorum
Kollarımda söylediklerini
Tılsımda okuduğum yazıları
Güvenip sevdiğim kişi
Ölmüş gitmiş ve ben artık ben özgürüm
Uyurdum gündüzleri
Kapardım gözlerimi güneşe
Çevirirdim başımı (dönerdim sırtımı) gürültüye
Kırılmış ve bozulmuş
Çok sevdiğim oyuncaklarımı
Tüm emeğimiz boşa gitti
Akşamları oynamak için dışarı çıkardık
Bunu hissetmek isterdik
Güneş altında yatmayı (bronzlaşmayı)
Ve koşmaktan nefesimizin tükenmesini
O sonsuz sahile
Güneş yükseldiğinde (doğduğunda) denizin üstünde (ufukta)
He went to sea for the day
He wanted to know what to say
When he's asked what he'd done
In the past to someone
That he loves endlessly
Now she's gone, so is he
I went to war every morning
I lost my way but now I'm following
What you said in my arms
What I read in the charms
That I love durably
Now it's dead and gone and I am free
I went to sleep for the daytime
I shut my eyes to the sunshine
Turned my head away from the noise
Bruise and drip decay of childish toys
That I loved arguably
All our laboring gone to seed
Went out to play for the evening
We wanted to hold onto the feeling
On the stretch in the sun
And our breathlessness as we run
To the beach endlessly
As the sun creeps up on the sea