Something about
(Hakkında bir şey)
Something about the boy
(Oğlan hakkında bir şey)
Something about
(Hakkında bir şey)
Something about the boy
(Oğlan hakkında bir şey)
Something about
(Hakkında bir şey)
Something about the boy
(Oğlan hakkında bir şey)
Just something about the boy
(Sadece oğlan hakkında bir şey)
It's the verse in my head
(Kafamın içinde bir dize)
The words that make stutter
(Kelimeler kekeletiyor)
The swag in my step
(Adımındaki hava)
The change from gray to color
(Griden renk değişikliği)
I guarantee babe
(Garanti ederim,bebeğim)
Oh I found my lucky number
(Oh, şanslı numaramı buldum)
And the feeling that you get
(Ve aldığın duygu)
Can't help but make me wonder
(Yardım edemez ama beni meraklandırır)
No need to try
(Denemeye ihtiyaç yok)
He's just right
(O sadece doğru)
He's got that something
(O bir şeye sahip)
I can't let nobody tell me no
(Kimsenin bana söylemesine izin vermiyorum,hayır)
No I don't mind
(Hayır,dikkatli değilim)
Takes me high
(Beni yükseğe alıyor)
I won't stop until the boy is mine
(Bu oğlan benim olana kadar durmayacağım)
He's got me good
(O beni iyi yapıyor)
I've got it bad
(Ben onu kötü yapıyorum)
He's got me feeling like a girl gone mad
(O beni çıldırmış bir kız gibi hissettiriyor)
Got me running around like I'm a love fool
(Etrafta aşk aşığıymışım gibi koşturmamı sağlıyor)
Taking me down I can't stop
(Beni aşağı alıyor,duramıyorum)
He's got me up
(Beni yükseltiyor)
I can't come down
(Aşağı gelemiyorum)
He's got locked and I don't want out
(Beni kilitliyor ve çıkmak istemiyorum)
I know he's playing my heart and I ain't got no choice
(Biliyorum o benim kalbimle oynuyor ve hiçbir seçeneğim yok)
There's just something about the boy
(Bu sadece oğlan hakkında bir şey)
Something about
(Hakkında bir şey)
Something about the boy
(Oğlan hakkında bir şey)
Something about
(hakkında bir şey)
Something about the boy
(oğlan hakkında bir şey)
Something about
(hakkında bir şey)
Something about the boy
(oğlan hakkında bir şey)
There's just something about the boy
(Bu sadece oğlan hakkında bir şey)
It's the first time we met
(Tanıştığımız ilk zaman)
The lightening to my thunder
(Yıldırım gök gürültüme [böyle oluyor sanırım])
The green light on red
(Yeşil ışık kırmızıda)
The kiss that pulls me under
(Öpücük beni altına çekiyor)
It's only for me
(Bu sadece benim için)
If you're the test I got the answer
(Eğer sen testsen,cevaba sahibim)
And I'm all that you need
(Ve ben senin ihtiyacın olan herşeyim)
Now you finally get the chance to
(Şimdi sonunda şansın)
No need to try
(Denemeye ihtiyaç yok)
He's just right
(O sadece doğru)
He's got that something
(O bir şeye sahip)
I can't let nobody tell me no
(Kimsenin bana söylemesine izin vermiyorum,hayır)
No I don't mind
(hayır,dikkatli değilim)
Takes me high
(Beni yükseğe alıyor)
I won't stop until the boy is mine
(Bu oğlan benim olana kadar durmayacağım)
He's got me good
(O beni iyi yapıyor)
I've got it bad
(Ben onu kötü yapıyorum)
He's got me feeling like a girl gone mad
(O beni çıldırmış bir kız gibi hissettiriyor)
Got me running around like I'm a love fool
(Etrafta aşk aşığıymışım gibi koşturmamı sağlıyor)
Taking me down I can't stop
(Beni aşağı alıyor,duramıyorum)
He's got me up
(Beni yükseltiyor)
I can't come down
(Aşağı gelemiyorum)
He's got locked and I don't want out
(Beni kilitliyor ve çıkmak istemiyorum)
I know he's playing my heart and I ain't got no choice
(Biliyorum o benim kalbimle oynuyor ve hiçbir seçeneğim yok)
There's just something about the boy
(Bu sadece oğlan hakkında bir şey)
Something about
(Hakkında bir şey)
Something about the boy
(Oğlan hakkında bir şey)
Something about
(hakkında bir şey)
Something about the boy
(oğlan hakkında bir şey)
Something about
(hakkında bir şey)
Something about the boy
(oğlan hakkında bir şey)
There's just something about the boy
(Bu sadece oğlan hakkında bir şey)
I know you like to take it slow
(Bunu ağırdan almayı sevdiğini biliyorum)
But I'm running out of time
(Ama bebeğim zamanın dışında koşuyorum)
It's like I lost my self control
(Bu kendi kontrolümü kaybetmişim gibi)
'Cause you are the one
(Çünkü sen teksin)
And you know what you've done
(Ve ne yaptığını biliyorsun)
My poor heart come undone
(Benim zavallı kalbim açılıyor)
Baby please
(Bebeğim lütfen)
He's got me good
(O beni iyi yapıyor)
I've got it bad
(Ben onu kötü yapıyorum)
He's got me feeling like a girl gone mad
(O beni çıldırmış bir kız gibi hissettiriyor)
Got me running around like I'm a love fool
(Etrafta aşk aşığıymışım gibi koşturmamı sağlıyor)
Taking me down I can't stop
(Beni aşağı alıyor,duramıyorum)
He's got me up
(Beni yükseltiyor)
I can't come down
(Aşağı gelemiyorum)
He's got locked and I don't want out
(Beni kilitliyor ve çıkmak istemiyorum)
I know he's playing my heart and I ain't got no choice
(Biliyorum o benim kalbimle oynuyor ve hiçbir seçeneğim yok)
There's just something about the boy
(Bu sadece oğlan hakkında bir şey)
Something about
(Hakkında bir şey)
Something about the boy
(Oğlan hakkında bir şey)
Something about
(hakkında bir şey)
Something about the boy
(oğlan hakkında bir şey)
Something about
(hakkında bir şey)
Something about the boy
(oğlan hakkında bir şey)
There's just something about the boy
(Bu sadece oğlan hakkında bir şey)
Something about
(Hakkında bir şey)
Something about the boy
(Oğlan hakkında bir şey)
Something about
(hakkında bir şey)
Something about the boy
(oğlan hakkında bir şey)
Something about
(hakkında bir şey)
Something about the boy
(oğlan hakkında bir şey)
There's just something about the boy
(Bu sadece oğlan hakkında bir şey)