[Jade:]
She lives in the shadow of a lonely girl
Yalnız bir kızın gölgesinde yaşıyor,
Voice so quiet you don't hear a word,
Sesi çok kısık, tek kelime duymazsın.
Always talking but she can't be heard,
Her zaman konuşuyor ama duymuş olamazsın.
[Leigh- Anne:]
You can see it there if you catch her eye,
Eğer gözlerinin içine bakarsan, görebilirsin
I know she's brave but it's trapped inside,
Cesur olduğunu biliyorum ama içinden sarsılmış.
Scared to talk but she don't know why,
Konuşmaya korkuyor fakat nedenini bilmiyor.
[All:]
Wish I knew back then,
Keşke önceden bilebilseydim;
What I know now,
Şimdi bildiklerimi
Wish I could somehow,
Keşke bir şekilde yapabilseydim.
Go back in time and maybe listen to my own advice,
Zamanda geri dön ve belki kendi tavsiyemi dinlerim...
I'd tell her to speak up, tell her to shout out,
Ona bağırmasını, haykırmasını söylerdim.
Talk a bit louder, be a bit prouder,
Biraz yüksek sesle, biraz da gururla
Tell her she's beautiful, wonderful,
Ona güzel, mükemmel olduğunu;
Everything she doesn't see,
Göremediği her şey olduğunu söylerdim.
You gotta speak up, you gotta shout out,
Konuşmalısın, haykırmalısın.
And know that right here, right now,
Şimdi, burada biliyorum ki;
You can be beautiful, wonderful,
Güzel, mükemmel olabilirsin;
Anything you wanna be,
İstediğin her şey olabilirsin!
[Jesy:]
Little me
Küçük ben...
Yeah you got a lot of time to act your age,
Yaşında davranmak için çok zamanın var.
You cannot write a book from a single page,
Tek bir sayfayla kitap yazamazsın.
Hands on the clock only turn one way,*
Tek bir yol kaldığında eller saate kitlenir.
(Yeah)
(Evet)
[Perrie:]
Run too fast and risk it all,
Hızlı koş ve her şeyi riske al.
Can't be afraid to take a fall,
Düşmekten korkamazsın.
Felt so big but you looked so small,
Çok büyük hissediyordu ama çok küçük gözüküyordu.
[All:]
Wish I knew back then,
Keşke önceden bilebilseydim;
What I know now,
Şimdi bildiklerimi
Wish I could somehow,
Keşke bir şekilde yapabilseydim.
Go back in time and maybe listen to my own advice,
Zamanda geri dön ve belki kendi tavsiyemi dinlerim...
I'd tell her to speak up, tell her to shout out,
Ona bağırmasını, haykırmasını söylerdim.
Talk a bit louder, be a bit prouder,
Biraz yüksek sesle, biraz da gururla
Tell her she's beautiful, wonderful,
Ona güzel, mükemmel olduğunu;
Everything she doesn't see,
Göremediği her şey olduğunu söylerdim.
You gotta speak up, you gotta shout out,
Konuşmalısın, haykırmalısın.
And know that right here, right now,
Şimdi, burada biliyorum ki;
You can be beautiful, wonderful,
Güzel, mükemmel olabilirsin;
Anything you wanna be, oh
İstediğin her şey olabilirsin, oh.
Little me
Küçük ben
Little me
Küçük ben...
[Leigh-Anne:]
Tell you one thing I would say to her
Ona söyleyeceğim tek bir şey söyle.
[All:]
I'd tell her to speak up, tell her to shout out,
Ona bağırmasını, haykırmasını söylerdim.
Talk a bit louder, be a bit prouder,
Biraz yüksek sesle, biraz da gururla
Tell her she's beautiful, wonderful,
Ona güzel, mükemmel olduğunu;
Everything she doesn't see,
Göremediği her şey olduğunu söylerdim.
You gotta speak up, you gotta shout out,
Konuşmalısın, haykırmalısın.
And know that right here, right now,
Şimdi, burada biliyorum ki;
You can be beautiful, wonderful,
Güzel, mükemmel olabilirsin;
Anything you wanna be, oh
İstediğin her şey olabilirsin, oh.
Little me
Küçük ben
I'd tell her to speak up, tell her to shout out,
Ona bağırmasını, haykırmasını söylerdim.
Talk a bit louder, be a bit prouder,
Biraz yüksek sesle, biraz da gururla
Tell her she's beautiful, wonderful,
Ona güzel, mükemmel olduğunu;
Everything she doesn't see,
Göremediği her şey olduğunu söylerdim.
You gotta speak up, you gotta shout out,
Konuşmalısın, haykırmalısın.
And know that right here, right now,
Şimdi, burada biliyorum ki;
You can be beautiful, wonderful,
Güzel, mükemmel olabilirsin;
Anything you wanna be, oh
İstediğin her şey olabilirsin
I'd tell her to speak up, tell her to shout out,
Ona bağırmasını, haykırmasını söylerdim.
Talk a bit louder, be a bit prouder,
Biraz yüksek sesle, biraz da gururla
Tell her she's beautiful, wonderful,
Ona güzel, mükemmel olduğunu;
Everything she doesn't see,
Göremediği her şey olduğunu söylerdim.
You gotta speak up, you gotta shout out,
Konuşmalısın, haykırmalısın.
And know that right here, right now,
Şimdi, burada biliyorum ki;
You can be beautiful, wonderful,
Güzel, mükemmel olabilirsin;
Anything you wanna be, oh
İstediğin her şey olabilirsin, oh.
Little me
Küçük ben
*Hands on the clock only turn one way burada
deyim olarak kullanılmış; Yani şarkıda, istediğin
gibi yaşa, sonra zamanın kalmayacak ve seçim
şansın kalmadığında (only turn one way) eskiyi
hatırlayıp üzüleceksin (Hand on the clock) demek istiyor.