Liar
Yalancı
It seems to be the truth. (Seems to be the truth)
Gerçek gibi görünüyor. (Gerçek gibi görünüyor)
I guess she cheated on me too. (Cheated on me too)
Sanırım o da beni aldattı. (O da beni aldattı)
She really got me good. (Really got me good)
Beni gerçekten iyi yakaladı. (gerçekten iyi yakaladı)
I said she really got me good. (Really got me good)
Beni gerçekten iyi yakaladı dedim (gerçekten iyi yakaladı)
You're the first thing I would choose,
Sen arzu edecek olduğum ilk şeysin,
but the last thing I need.
Ama ihtiyacım olan son şey.
Girl I'm stuck on you,
Kızım sana tutuldum,
it's so hard to set me free.
Beni özgür bırakmak çok zor.
You're the first thing I would choose,
Sen arzu edecek olduğum ilk şeysin,
but the last thing I need.
Ama ihtiyacım olan son şey.
You're a liar.
Sen bir yalancısın.
Liar.
Yalancı.
You're the first thing I would choose,
Sen arzu edecek olduğum ilk şeysin,
but the last thing I need.
Ama ihtiyacım olan son şey.
Girl I'm stuck on you,
Kızım sana tutuldum,
it's so hard to set me free.
Beni özgür bırakmak çok zor.
You're the first thing I would choose,
Sen arzu edecek olduğum ilk şeysin,
but the last thing I need.
Ama ihtiyacım olan son şey.
'cause you're a liar.
Çünkü sen bir yalancısın.
Liar.
Yalancı.
(The first thing I'd choose, the last thing I need)
(seçecek olduğum ilk şey, ihtiyacım olan son şey)
(The first thing I'd choose, the last thing I need)
(seçecek olduğum ilk şey, ihtiyacım olan son şey)
Liar.
Yalancı.