Don't tell me to stop
Bana durmamı söyleme
Tell the rain not to drop
Yağmura yağmamasını söyle
Tell the wind not to blow
Rüzgara esmemesini söyle
'Cause you said so, mmm
Çünkü öyle dedin, mmm
Tell the sun not to shine
Güneşe parlamamasını söyle
Not to get up this time, no, no
Bu saatte kalkmamasını söyle, hayır, hayır
Let it fall by the way
Yolun kenarına düşmesine izin ver
But don't leave me where I lay down
Ama uzandığım yerde beni terk etme
Nakarat:
[ Tell me love isn't true
Aşkın doğru olmadığını söyle bana
It's just something that we do
Sadece yaptığımız bir şey olduğunu
Tell me everything I'm not
Olmadığım her şeyi söyle bana
(first time:) But please don't tell me to stop
(birinci kez:) ama lütfen bana durmamı söyleme
(all other times:) But don't ever tell me to stop
(diğer bütün zamanlar:) ama bana asla durmamı söyleme ]
Tell the leaves not to turn
Yapraklara dönmemelerini söyle
But don't ever tell me I'll learn, no, no
Ama bana asla öğreneceğimi söyleme, hayır, hayır
Take the black off a crow
Bir kargadan siyahı al
But don't tell me I have to go
Ama gitmek zorunda olduğumu söyleme
Tell the bed not to lay
Yatağa, uzanmamasını söyle
Like the open mouth of a grave, yeah
Bir mezarın açık ağzı gibi, evet
Not to stare up at me
Bana bakmamasını söyle
Like a calf down on its knees
Diz çökmüş bir buzağı gibi
Nakarat
(Nakarat, 1 ve 3üncü satırların başına 'Asla' gelerek)
[Don't you ever]
[Asla yapma]
Please don't
Lütfen yapma
Please don't
Lütfen yapma
Please don't tell me to stop
Lütfen durmamı söyleme
[Don't you ever]
[Asla yapma]
Don't ever tell me to stop
Bana asla durmamı söyleme
[Tell the rain not to drop]
[Yağmura yağmamasını söyle]
Tell the bed not to lay
Yatağa, uzanmamasını söyle
Like an open mouth of a grave, yeah
Bir mezarın açık ağzı gibi, evet
Not to stare up at me
Bana bakmamasını söyle
Like a calf down on its knees
Diz çökmüş bir buzağı gibi