Breathe in, breathe out
(Nefes al, nefes ver)
I say a little prayer
(Küçük bir dua söylerim)
How the gods above could be so unfair
(Tanrılar yukarıda nasıl bu kadar insafsız olabilir)
I know there's someone out there
(Biliyorum, orada biri var)
waiting for me
(benim için bekleyen)
There must be someone out there
(Orada biri olmalı)
There just has to be
(Sadece olmak zorunda)
Go on, go on
(Devam et, devam et)
Don't sit there like a fool
(Orada bir aptal gibi oturma)
You've graduated from a different kind of school
(Farklı, bir tür okuldan mezun oldun)
I should be glad that I'm alive
(Hayatta olduğum için memnun olmalıyım)
It could have been much worse
(Çok daha kötüsü olabilirdi)
I might have never loved at all
(Hiçbir zaman sevilmemiş olabilirdim)
and never known what I am worth