Un pianiste d'un soir au solfège vagabond
Başıboş gezen solfejli bir gece piyanisti
Improvise un départ qui déraille Gare de Lyon.
Lyon istasyonunda sona eren bir yolculuğu doğaçlama çalıyor
Un pianiste d'occasion siffle sa partition.
Ucuz bir piyanist parçasını çalıyor
Il fait valser les valises.
Valizlere vals yaptırıyor
Il colore les mines grises.
Gri çehreleri renklendiriyor
Tout seul, le soir, il rêve de gloire.
Yapayalnız, akşam vakti, şöhret hayali kuruyor
Il joue Gare du Nord, Gare de Lille, Gare de Nantes.
Kuzey istasyonu,Lille ve Nantes istasyonunda müziğini çalıyor
On peut l'apercevoir les jours de grand départ.
Uzun yolculuk günlerinde onu görebiliriz
Il joue ses arpèges sur les voies étrangères
Yabancı yollarda arpejlerini çalar
Et jusqu'en Angleterre.
Ve İngiltere'ye kadar
Virtuose des chemins de fer.
Demiryollarının virtüözüdür
Ce pianiste a une vie, un bureau, un patron.
Bu piyanistin bir hayatı, bir bürosu, bir patronu var
Il s'appelle Jérémie, Pascal ou bien Simon.
Adı Jeremie, Pascal veya Simon
Il s'ennuie, tout est gris, son bureau, sa prison
Canı sıkılıyor, her şey gri…bürosu, hapishanesi
Ont brisé ses envies, retombées dans l'oubli.
Unutulup gitmiş heveslerini kırdılar
Tout seul, le soir, il ère dans les gares.
Akşam vakti, yapayalnız istasyonlarda başıboş geziyor
Il joue Gare du Nord, Gare de Lille, Gare de Nantes.
Kuzey istasyonu,Lille ve Nantes istasyonunda müziğini çalıyor
On peut l'apercevoir les jours de grand départ.
Uzun yolculuk günlerinde onu görebiliriz
Il joue ses regrets sur des touches noires et beiges.
Siyah ve bej renkli tuşlarda pişmanlıklarını çalıyor
Il se revoit au collège.
Kendisini tekrar ortaokulda görüyor
Mais qui a brisé ses rêves ?
Ama hayallerini kim yıktı ?
Dans le cœur du pianiste y avait un petit garçon
Piyanistin kalbinde müziği hayal eden,
Qui rêvait de musique, qui jouait dans le salon.
Salonda müzik çalan küçük bir çocuk vardı
Ils ont dit "c'est mignon mais reprends ta leçon"
Dediler ki 'sevimlisin ama derslerine geri dön”
"Fais tes mathématiques, on connaît la chanson".
'Matematik yap, şarkıyı biliyoruz”
Tout seul, le soir, mais c'est trop tard.
Akşam vakti, yapayalnız ama vakit çok geç
Il joue Gare du Nord, Gare de Lille, Gare de Nantes.
Kuzey istasyonu,Lille ve Nantes istasyonunda müziğini çalıyor
On peut l'apercevoir les jours de grand départ.
Uzun yolculuk günlerinde onu görebiliriz
Il joue son enfance sur des notes oubliées,
Unutulmuş notalarda çocukluğunu çalıyor
Ses rêves écrabouillés.
Hayalleri mahvolmuş
Mais il nous fait rêver.
Ama bize hayal ettiriyor
Mais il nous fait rêver.
Ama bize hayal ettiriyor
(Mais il nous fait rêver.)
Ama bize hayal ettiriyor
Çeviren:Ahmet KADI