Im gonna climb inside this peaceful mind, and mind,
Ben bu barışçıl aklına tırmanacağım ve de zihinden
Shake it up, drop a bomb, tic tock, stop the clock.
Salla onu ,Bir bomba bırak , tik tak , saat dursun.
I need to feel alive, reach my sides, go and go,
Yaşamayı hissetmek istiyorum, benim tarafıma ulaş, git ve git
When theres nothing left I will find it all
Başka bir şey kaldı ne zaman hepsini bulacaksın
Wake me up from the coma-camera of lost time,
Kaybolduğum zaman koma-kamerasından beni uyandır
Let a bomb break out from the routine life,
Bombayı rutin hayatımdan çıkarmış olayım
Take a gun, set your target, let bullets fly,
Bir silah al, hedefi ayarla , mermiyi uçur,
Open up, shoot me down, break the sky
Yukarı aç , aşağa vur beni , kır gökyüzünü
You only live if you try
Sen sadece yaşamayı denersen
You only live if you try
Sen sadece yaşamayı denersen
You only live if you try
Sen sadece yaşamayı denersen
You only live if you try
Sen sadece yaşamayı denersen
Weve been dropped, kicked, set-back, laughed at, body-one
Başından sonuna düşürüldü, tekmelendi, geriledi, üzerine gülündü, tek vücut
Outside, inside, inside, stay alive,
Dışarıda, içeride, içeride , hayatta kal
Were not gonna give any time away,
her zaman uzağa vereceğim olmasaydı
But tomorrow will never be today,
Ama yarın bugünkü asla olmayacak
If you want it, you get it, you have it, you get it,
Eğer istersen, ona sahipsen , onu , onu alabilirsin
you're not down with that,
Onunla olamazsınız
You're bigger than that,
O sizden daha büyük
Here comes an afterthought back to pull you down,
Buraya sizi aşağı çekmek için daha sonradan geri geldi
Keep it up, push it back, take control,
Yoluna devam et, geriye it , kontrol altına al,
You only live if you try
Sen sadece yaşamayı denersen
You only live if you try
Sen sadece yaşamayı denersen
Im comin out, Im comin out alive
Ortaya çıkıyorum, ben canlı ortaya çıkıyorum
You only live if you try
Sen sadece yaşamayı denersen
You only live if you try
Sen sadece yaşamayı denersen
Help me out of this console screen Im in, smash it up,
Çıkmama yardım et bu konsol ekranı içindeyim, çökertti,
Let me fly through the windowpane,
Pencere camı üzerinden uçurun beni
On the floor, I feel my legs again,
Bu katta, ayaklarımı tekrar hissediyorum
Through the floor a non-swimmer is diving in.
Bu kat sayesinde yüzücü olmayan bir dalış yaptı
To the blue, sky blanket that covers you,
Bu mavilik, seni gökyüzü örtüsü gibi kaplar
We are free, in time to catch the morning break (break, break, break)
Özgürüz, tam zamanında yakaladık gündoğumunu ( doğumunu, doğumunu ,doğumunu)
When we rise as the human race,
Biz insan ırkının yükseliş zamanı
Wind us up, pull us back, watch us go
Rüzgar bizi kaldırdı, bizi geri çek , bizi giderken izle
We only live if we try
Biz sadece yaşamayı denersek
We only live if we try
Biz sadece yaşamayı denersek
Im comin out, Im comin out alive
Ortaya çıkıyorum, ben canlı ortaya çıkıyorum
We only live if we try
Biz sadece yaşamayı denersek
We only live if we try
Biz sadece yaşamayı denersek
Wake the life that sleeps in you,
Uyuyan hayatından uyan
Wake the walls and let the light come through,
Duvarlar ve saçılan ışık üzerine geliyor uyan,
Meet me on the other side,
Diğer tarafta buluşalım
See the life you want through your own eyes
Kendi gözlerinle istediğin hayata bak
You only live if you try, you only live if you try, you only live if you try...
Sen sadece yaşamayı denersen, Sen sadece yaşamayı denersen , Sen sadece yaşamayı denersen...