I.
A.: "Wir tun nur, was wir sollen"
B.: "Der Mensch kann, was er will."
A.: "Gewiss. Doch kann er wollen,
das, was er wollen will?"
II.
"Ich hüpfe", sprach der Gummiball,
"ganz wie es mir beliebt,
und schliesse daraus, dass es sowas
wie 'freien Willen' gibt."
"Mal hüpf ich hoch, mal hüpf ich tief,
nach Lust und nach Bedarf."
So sprach der Ball, nicht ahnend, dass
des Knaben Hand ihn warf.
III.
Was geschehen soll, wird geschehen,
was misslingen soll, misslingen.
Was im Plan nicht vorgesehen,
kann der Stärkste nicht erzwingen.
sırası gelmişken "hür irade"
I.
A.: "Sadece yapmamız gerekeni yapıyoruz"
B.: "İnsan istediğini yapabilir"
A.: "Doğru. Ama istemek istediği şeyi
isteyebilir mi?"
II.
"zıplıyorum", dedi lastik top,
"tam hoşuma gittiği gibi,
ve buradan anlıyorum, ki hür irade
gibi birşey var."
"bazen yükseğe zıplıyorum bazen alçağa,
böyle dedi top, onu atan
çocuğun elini hissetmeden.
III.
Olması gereken, olacak,
başarısız olması gereken, başarısız olur.
planda öngörülmeyen şey,
en güçlü olanı zorlayamaz.