Le bus m'emmène dans la ville d'Hébron
Otobüs beni, musevi azınlığa ait olan
Ancienne cité, à la minorité d'hébreux
Hebron şehrinde,eski bir semte götürüyor
Souffleur de verre pour le compte de mon oncle
Amcamın hesabına çalışan bir cam üfleyicisiyim
Mon nom c'est Daoud un arabe au regard ténébreux
Adım Davud, ben, hüzünlü bakışları olan bir arabım
Je suis né dans ce genre de nid, tout près du quartier juif en Cisjordanie
Batı Şeria'da Yahudi mahallesinin çok yakınında bu tarzda bir yuvada doğdum
Jamais je ne sors la nuit,
Karanlıktan değil ama beni
Pas pas peur du noir, mais par un couvre-feu qu'on me force à suivre
Uymaya zorladıkları sokağa çıkma yasağının korkusuyla geceleri hiç dışarı çıkmam
Mon défunt frère est mort l'an passé
Rahmetli kardeşim geçen yıl öldü
Officiellement, pour défaut de laisser-passer
Resmi olarak geçiş izni olmadığı için
Il voulait faire de mes seize ans un jour exceptionnel
16.yaş günümü harika bir gün haline getirmek istiyordu
C'était sans compter Tsahal et son excès de zèle
İsrail güvenlik güçleri ve onların aşırı şiddetini hesaba katmadan
La garde-frontière en charge de son contrôle
Onu kontrol etmekle görevli sınır muhafızları
A cru drôle d'ouvrir la boîte au couteau commando
Komando bıçağıyla kutuyu açmanın tuhaf olduğuna inandı
Celle qui contenait le keffieh traditionnel
Kutunun içinde geleneksel puşi vardı
Et qui le soir constituerait le fraternel cadeau
Ve o kutu akşamleyin kardeşinin hediyesi olacaktı
Gâteau vandalisé par les gants de cuir
Pasta, zarar vermekten başka bir niyeti olmayan
D'une soldate qui n'avait que l'intention de nuire
Bir kadın asker tarafından mahvedildi
Une vexation à laquelle mon frère réplique
Bu incitmeye, kardeşim Arapça ve İbranice
Par des insultes et des menaces en langue arabe et en hébraïque
Hakaretler ve tehditlerle karşılık verdi
"De quels droits tu crois pouvoir me gâcher la fête
'Hangi hakla benim kutlamamı mahvedebileceğini zannediyorsun”
Je ferais de toi ma chèvre si j'avais l'doigt sur la gâchette
Eğer parmağım tetikte olsaydı seni keçim yapardım
Enlève tes sales pattes tout de suite de sur cette écharpe"
Pis ayaklarını hemen şu puşinin üzerinden kaldır
Aveuglé par la colère un coup lui échappe
Öfkeden kör olan kardeşimin yumruğu askere değmez
Il lui en fallut pas plus pour que le canon crache le feu
Namlunun ateş püskürtmesi için kardeşime daha fazlası gerekti
Un triplé d'M16 dans le poitrail qui craque le mieux
Göğsünde en iyi şekilde patlayan üç M16 kurşunu
Ce furent les derniers mots de mon frère
Bu, kardeşimin son sözleri oldu
Et leur sens était dirigé en ma faveur
Ve sözlerinin anlamı benim lehimeydi
Alors aujourd'hui à la date anniversaire
O halde bugün doğum yıldönümünde
Je m'apprête à rendre la pareille à l'adversaire
Beni abimin, sevdiğimin arkadaşlığından çıkaran
Qui m'a ôté la compagnie de mon ainé, de mon bien-aimé
Düşmana (yaptığının) aynısını iade etmeye hazırlanıyorum
M'a pris une large part de mon âme peiné
Acı çeken ruhumun geniş bir parçasını aldı
On me prêtera des intentions politiques
Siyasi niyetlerle bana suç yükleyecekler
Les médias du monde diront que je suis croyant fanatique
Dünya medyası, terörist bir örgüt tarafından ayarlanmış olarak
Que j'ai agi programmé par un parti terroriste
Hareket eden fanatik Müslüman olduğumu
Et qu'aussi j'enterre ici tout espoir de paix possible
Ve de muhtemel bütün barış umudunu buraya gömdüğümü söyleyecek
J'aurais milles raisons de m'ceinturer le torse
Gövdemi kuşakla bağlamak için bin tane nedenim olurdu
Ce qu'a enduré mon peuple dans un sanctuaire de la mort
Bir ölüm tapınağında halkımın maruz kaldığı şey
Ces blocus, mépris, obus, phosphore blanc occulte, bouscules, l'ONU qui fait semblant
Bu ablukalar,aşağılama,obüs,gizli fosfor bombası,itiş kakış ve rol yapan Birleşmiş Milletler
Interdiction d'accès à certaines profession
Bazı mesleklere giriş yasağı
Et sur ta carte d'identité, on y impose ta confession
Ve kimlik kartında sana mezhebini zorla kabul ettiriyorlar
C'est donc ça la seule démocratie du Proche-Orient
Dolayısıyla böyle işte yakın doğunun tek demokrasisi bu
Agir en toute impunité sans qu'on lui reproche rien
Hiç suçlanmadan tamamen cezadan muaf olarak hareket etmek
Mais ma vengeance n'est que personelle
Ama benim intikamım sadece kişisel
Lorsqu'on arrive près du checkpoint et des criminels
Kontrol noktasının ve suçluların yanına varınca
Dans le bus, dix personnes tout au plus
Otobüste en fazla on kişi
Un enfant étrange qui vient de monter semble perdu
Az önce binen tuhaf bir çocuk sanki kaybolmuş gibi görünüyor
Ses yeux me fixent avec insistance
Gözlerini ısrarla bana sabitliyor
J'ai la drôle impression qu'il cherche assistance
Yardım aradığına dair tuhaf bir izlenim edindim
Mais mon pouce a déjà enfoncé le bouton rouge
Ama, küçüğüm zaten kırmızı düğmeye bastı
C'est ici que se rencontrent David et Daoud
David ve Davud'un buluştuğu yer burası
Daoud s'est fait exploser,
Davud üzerindeki bombayı patlattı
David est mort et ses parents vont se venger
David öldü ve anne babası intikamını alacaklar
Enfant du destin, enfant de la guerre
Kaderin çocuğu, savaşın çocuğu
Palestine libre
Özgür Filistin
Çeviren : Ahmet KADI