I lost myself on a cool damp night
I gave myself in that misty light
Was hypnotized by a strange delight
Under a lilac tree
I made wine from the lilac tree
Put my heart in it's recipe
It makes me see what I want to see
And be who I want to be
When I think more than I ought to think
And do things I never should do
I drink much more that I ought to drink
Because it brings me back you...
Lilac wine is sweet and heady
Like my love
Lilac wine, I feel unsteady
Like my love
Listen me, I cannot see clearly
Isn't that she, coming near here?
Lilac wine is sweet and heady
Where's my love?
Lilac wine, I feel unready
Where's my love?
Listen me, why is everything so hazy?
Isn't that she, or am I just going crazy, dear?
Lilac wine is sweet and heady
Where's my love?
I, I feel unready for my love
Leylak Şarabı
Kendimi soğuk nemli bir gecede kaybettim
Kendimi şu puslu ışığın içine bıraktım
Garip bir hazla büyülenmiş şekilde
Bir leylak ağacı altında
Leylak ağacından şarap yaptım
Tarifine kalbimi ekledim
Bu görmek istediğimi görmemi sağladı
Ve olmak istediğim kişi olmamı (sağladı)
Düşünmem gerekenden çok daha fazla düşündüğümde
Ve asla yapmamam gereken şeyleri yaptığımda
İçmem gerekenden çok daha fazlasını içerim
Çünkü bu bana seni geri getirir
Leylak şarabı tatlı ve heyecan verici
Benim sevgilim gibi
Leylak şarabı, kendimi sarhoş hissediyorum
Benim sevgilim gibi
Beni dinle, çok net göremiyorum
Bu o değil mi? Buraya doğru gelen?
Leylak şarabı tatlı ve heyecan verici
Sevgilim nerede?
Leylak şarabı, kendimi hazır hissetmiyorum
Sevgilim nerede?
Beni dinle, neden her şey çok bulanık?
Bu o değil mi? Yoksa sadece deliriyor muyum, sevgilim?
Leylak şarabı tatlı ve heyecan verici
Sevgilim nerede?
Sevgilim için kendimi hazır hissetmiyorum