There's a fire in my heart, but I've got blood in my mouth
Kalbimde bir ateş yanıyor, ancak kan sadece ağzımda birikiyor
Tongue caged by my teeth, trying hard just to speak
Dilim dişlerimin arasına hapsedildi, zorla konuşmayı deniyorum
But your shout has got me beat and I'm rusting
Ama haykırışlarınız benim sesimi zaptediyor ve paslanıyorum
I'm rusting
Paslanıyorum
And my mother always told me
Ve annem her zaman derdi
"Tread lightly" and "don't step on his toes,"
"Adımını kaygısızca at" ve "parmak uçlarınla yürüme"
And that was okay at a young age
Gençlik yıllarımda bununla başa çıkabiliyordum
But I am fully grown
Ama şimdi bir yetişkinim
Suit and tie at the table
Takım elbise ve kravat masada duruyor
Another disappointment
Başka bir hayal kırıklığı
I'll stay quiet, still unstable
Sakin kalacağım, hala değişkenim
And I'll swallow the poison
Ve zehri yudumlayacağım
Cause I am not who you were at nineteen
Çünkü siz on dokuzunuzdayken ben değildim
I am not the man you want me to be
Sizin olmamı istediğiniz adam olmayacağım
I'm not a warrior, I am fragile, I am weak
Ben bir savaşçı değilim, kırılganım, zayıfım
I'm not a warrior, I am not you, I'm barely me
Ben bir savaşçı değilim, ben siz değilim, ben henüz ben değilim
Someday I hope to make it clear to you that success is not determined by leather bound books and ink on paper, but rather the passion that I have found out of heartbreak and anger. I know that happiness is stability, but stability is not a desk job. And I refuse to sacrifice my aspirations for an income and security. What the hell is "security"?
Başarı deri kaplı kitaplarda ve mürekkep yüklü sayfalarda değildir, bir gün umarım bunu size anlatabilirim, ama sahip olduğum kalp kırıklığı ve kızgınlığı yerine tutkuyu tercih ederim.Biliyorum mutluluk sabit bir şey değil, ama istikrar bir masa başı işi değil. Aldığım maaş ve güvenliğim için arzularımı kurban etmeyi reddediyorum. Lanet olası "güvenlik" ne işime yarar ki?
See, I'd rather die at my fullest. Poor, but free to roam, than let an office drain me slowly for the sake of a home. Cause I watched your endless intermission, an actor trapped in mediocrity. Gave up on your ambitions, and your convictions compared to mine - what a rigid dichotomy
Görün işte, dolu dolu ölmeyi tercih ederim. Fakir, ama gezmek için özgür, bir vatan uğruna sahip olduğum makam beni yavaşça tüketiyor. Çünkü sizin bitmek bilmeyen perde aralarınızı izledim, maskeleriniz sıradanlık arasında sıkışmış durumda. Hırslarınızdan vazgeçtim, ve sizin görüşleriniz benimkilere göre - değişmez yargılardan oluşuyor.
Cause I am not who you were at nineteen
Çünkü siz on dokuzunuzdayken ben değildim
I am not the man you want me to be
Sizin olmamı istediğiniz adam olmayacağım
I'm not a warrior, I am fragile, I am weak
Ben bir savaşçı değilim, kırılganım, zayıfım
I'm not a warrior, I am not you, I'm barely me
Ben bir savaşçı değilim, ben siz değilim, ben henüz ben değilim
I am not who you were at nineteen
Siz on dokuzunuzdayken ben değildim
I am not the man you want me to be
Sizin olmamı istediğiniz adam olmayacağım
I am not, I am not
Ben değilim, ben değilim
I am not my father's son
Ben babamın oğlu değilim