On the hill where Custer was,
Custer'ın olduğu tepede
Making his last stand,
Son duruşunu yaparken
With the Indians all around,
Hintliler her yerdeyken
And his gun in his hand.
Elinde silahıyla
Such a wind was blowing that day,
Öyle bir rüzgar esiyordu ki
Through the battleground,
Savaş alanında
I could feel it in my hair,
Saçımda hissedebiliyordum
As I turned towards downtown.
Şehre doğru döndüğümdde
Weaving through the buildings,
Binalar arasında zikzak çizerken
Cutting though the streets,
Caddelerde gezinirken
Slicing through the culture,
Kültürü keserken
Piling on the weeks.
Haftaları yığınlarken
Going home, I'm going home.
Eve gidiyorum x5
Dropping in on you my friend,
Seni bırakıyorum dostum
Is just like old times,
Eski zamanlar gibi
Said the fool who signed the paper,
Kağıdı imzalayan aptal dedi bunu
To assorted slimes.
Çeşitli balçıklara
It's hard to get blood from a stone
Taştan kan almak zordur
But for you I'll give it a try,
Ama senin için denerim
To provide your accomodations,
Kalacak yerini sağlamak için
And leave you satisfied.
Ve memnun etmek için
You'd think it was easy,
Kolay olduğunu düşünebilirsin
To give your life away,
hayatını ele vermenin
To not have to live up to,
Ayak uydurmamak için
The promises you made.
Verdiğin sözler
Going home, I'm going home.
Eve gidiyorum x5
Elusively she cut the phone,
Ele geçmez şekilde kesti telefonu
Moved from cell to cell,
Hücreden hücreye taşındı
Really looking remarkable,
Önemli görünüyor cidden
And obviously doing well.
Ve açıkça iyi gidiyor
She made a turn on a wooden bridge,
Tahta köprüye dönüş yaptı
Into the battleground,
Savaş alanına
With a thousand warriors on the ridge,
Dağdaki bin savaşçıyla
She tried to turn her radio down.
Radyoyu kapamaya çalıştı
Battle drums were pounding,
Savaş davulları çalıyordu
All around her car,
Arabasının etrafında
She saw her clothes were changing,
Kıyafetlerinin değiştiğini gördü
Into sky and stars.
Gökyüzünde ve yıldızlarda
Going home, I'm going home.
Eve gidiyorum x5