[1. From A Dusty Bookshelf]
[2. All That Great Heart Lying Still]
The nightingale is still locked in the cage
Bülbül kafeste kilitli hala
The deep breath I took still poisons my lungs
Aldığım derin nefes hala ciğerlerimi zehirliyor
An old oak sheltering me from the blue
Eski bir meşe beni maviden koruyor
Sun bathing on it's dead frozen leaves
O donmuş yapraklarda güneşleniyor
A catnap in the ghost town of my heart
Kalbimin hayalet kasabasında bir şekerleme
She dreams of storytime and the river ghosts
Öykü zamanı ve nehir hayetlerini düşlüyor
Of mermaids, of Whitman's and the rude
Deniz kızlarının, Whitman'ın ve kabanın
Raving harlequins, gigantic toys
Çılgın harlequinler*, devasa oyuncaklar
A song of me a song in need
Benim bir şarkım, muhtaç bir şarkı
Of a courageous symphony
Cesur bir semfoniden
A verse of me a verse in need
Benim bir satırım, muhtaç bir satır
Of a pure-heart singing me to peace
Bana barış için şarkı söyleyen saf bir kalpten
All that great heart lying still and slowly dying
Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor
All that great heart lying still on an angelwing
Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor
All that great heart lying still
Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala
In silent suffering
Sessice acı çekiyor
Smiling like a clown until the show has come to an end
Şov bir sona varana kadar, bir palyaço gibi gülüyor
What is left for encore
Tekrar için bırakılan
Is the same old dead boy's song
Eski ölü çocuğun* şarkısı
Sung in silence
Sessizce söylenen
All that great heart lying still and slowly dying
Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor
All that great heart lying still on an angelwing
Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor
A midnight flight into Covington Woods
Covington Woods'a bir geceyarısı uçuşu
A princess and a panther by my side
Yanımda bir prenses ve panterle
These are Territories I live for.
Bunlar uğruna yaşadığım topraklar.
I'd still give my everything to love you more
Seni daha fazla sevebilmek için hala herşeyimi verirdim
A song of me a song in need
Benim bir şarkım, muhtaç bir şarkı
Of a courageous symphony
Cesur bir semfoniden
A verse of me a verse in need
Benim bir satırım, muhtaç bir satır
Of a pure-heart singing me to peace
Bana barış için şarkı söyleyen saf bir kalpten
All that great heart lying still and slowly dying
Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor
All that great heart lying still on an angelwing
Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor
All that great heart lying still
Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala
In silent suffering
Sessice acı çekiyor
Smiling like a clown until the show has come to an end
Şov bir sona varana kadar, bir palyaço gibi gülüyor
What is left for encore
Tekrar için bırakılan
Is the same old dead boy's song
Eski ölü çocuğun* şarkısı
Sung in silence
Sessizce söylenen
All that great heart lying still and slowly dying
Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor
All that great heart lying still on an angelwing
Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor
[3. Piano Black]
A silent symphony
Sessiz bir semfoni
A hollow opus #1,2,3
Tek oyuklu opus* #1,2,3
Sometimes the sky is piano black
Bazen gökyüzü piyano siyahı
Piano black over cleansing waters
Arındırıcı suların üzerinde piyano siyahı
Resting pipes, verse of bore
Dinlenen düdükler, sıkıntının satırları
Rusting keys without a door
Bir kapısı olmadan paslanan anahtarlar
Sometimes the within is piano black
Bazen piyano siyahı içindeki
Piano black over cleansing waters
Arındırıcı suların üzerinde piyano siyahı
All that great heart lying still and slowly dying
Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor
All that great heart lying still on an angelwing
Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor
[4. Love]
I see a slow, simple youngster by a busy street,
Yavaş, saf bir genç görüyorum işlek bir sokakta
with a begging bowl in his shaking hand.
Titreyen elinde bir tasla dilenen
Trying to smile but hurting infinitely. Nobody notices.
Gülmeye çalışıyor ama oldukça acıtıyor. Kimse farketmiyor
I do, but walk by.
Ben farkediyorum, ama yürüyorum.
An old man gets naked and kisses a model-doll in his attic
Yaşlı bir adam soyunuyor ve tavanarasında bir oyuncak modeli öpüyor
It's half-light and he's in tears.
Loş ışıkta gözyaşlarına boğuluyor.
When he finally comes his eyes are cascading.
Sonunda geldiğinde gözleri şelale gibi.
I see a beaten dog in a pungent alley. He tries to bite me.
Keskin bir sokakta dövülmüş bir köpek görüyorum. Beni ısırmaya çalışıyor.
All pride has left his wild eyes.
Gururun tek geride bıraktığı, vahşi gözleri.
I wish I had my leg to spare.
Keşke fazladan bir bacağım olsaydı.
A mother visits her son, smiles to him through the bars.
Bir anne oğlunu ziyaret ediyor, parmaklıklara rağmen ona gülümsüyor
She's never loved him more.
Onu hiç daha fazla sevmemişti.
An obese girl enters an elevator with me.
Şişman bir kız benimle bir asansöre giriyor.
All dressed up fancy, a green butterfly on her neck.
Tamamen süslenmiş, boynunda yeşil bir kelebek.
Terribly sweet perfume deafens me.
Korkunç derecede tatlı parfümü beni sağır ediyor.
She's going to dinner alone.
Akşam yemeğine yalnız gidecek.
That makes her even more beautiful.
Bu onu daha da güzel yapıyor.
I see a model's face on a brick wall.
Bir tuğla duvarın üzerinde bir modelin yüzünü görüyorum.
A statue of porcelain perfection beside a violent city kill.
Şiddetli bir şehir katliamının yanında, mükemmel bir porselen hekel.
A city that worships flesh.
Şehvete tapan bir şehir.
The 1st thing I ever heard was a wandering
Duyduğum ilk şey göçebe bir
man telling his story
adamın hikyesini anlatışıydı.
It was you, the grass under my bare feet
Sendin o, yalın ayaklarımın altındaki çim
The campfire in the dead of night
Gece yarısındaki kamp ateşi.
The heavenly black of sky and sea
Gökyüzü ve denizin olağanüstü siyahı
It was us
Bizdik o
Roaming the rainy roads, combing the gilded beaches,
Yağmurlu yolları gezen, yaldızlı plajları tarayan,
Waking up to a new gallery of wonders every morn.
Her sabah yeni harikalara uyanan.
Bathing in places no-one's seen before,
Daha önce kimsenin görmediği yerlerde yüzen,
Shipwrecked on some matt-painted island.
Mat boyalı adada batan gemi.
Clad in nothing but the surf - beauty's finest robe
Örtüsüz ama köpüklü dalgalarla - güzelin en iyi örtüsü
Beyond all mortality we are, swinging in the breath of nature
Tüm ölümlülüğün ötesinde biz, doğanın nefesinde sallanıyoruz
In early air of the dawn of life
Yaşamın başlangıcının ilk esintisinde
A sight to silence the heavens
Sessiz göklere bir bakış
I want to travel where life travels,
Yaşamın gittiği yeri gezmek istiyorum
Following its permanent lead
Daimi kurşunu taip ediyorum
Where the air tastes like snow music
Havanın tadının kar müziği gibi olduğu yere
Where grass smells like fresh-born Eden
Çimin yeni doğan Eden gibi koktuğu yere
I would pass no man, no stranger, no tragedy or rapture
Ne insanı, ne yabancıyı, ne trajediyi yada kendimi geçerdim
I would bathe in a world of sensation
Duygu dünyasında yıkanırdım
Love, goodness and simplicity
Sevgi, iyilik ve basitlik
(While violated and imprisoned by technology)
(Teknoloji tarafından ihalal ve hapis edilmişken)
The thought of my family's graves was the only moment
Ailemin mezarının düşüncesi tek andı
I used to experience true love
Önceden gerçek aşkı yaşardım
That love remains infintie,
Sonsuz kalan aşkı.
as I'll never be the man my father is
asla babamın olduğu adam olmayacak olduğum gibi.
How can you "just be yourself"
Nasıl "sadece kendin" olabilirsin
when you don't know who you are?
kim olduğunu bilmiyorken?
Stop saying "I know how you feel"
"Nasıl hissettiğini biliyorum" demeyi bırak.
How could anyone know how another feels?
Biri diğerinin nasıl hissetiğini nasıl bilebilir ki?
Who am I to judge a priest, beggar,
Ben kimim ki yargılayayım, bir rahibi, dilenciyi
whore, politician, wrongdoer?
fahişeyi, politikacıyı, yanlışcıyı?
I am, you are, all of them already
Ben, sen, şimdiden hepsi
Dear child, stop working, go play
Sevgili çocuk, bırak çalışmayı, git oyna
Forget every rule
Unut her kuralı
There's no fear in a dream
Bir rüyada korkular olmaz
"Is there a village inside this snowflake?"
"Bu kar tanesinin içince bir kasaba var mı?"
- a child asked me
- bir çocuk sordu bana
"What's the colour of our lullaby?"
"Ninnimiz ne renk?
I've never been so close to truth as then
Gerçeğe hiç yakın durmadım sonra
I touched its silver lining
Dokundum o gümüş astara
Death is the winner in any war
Ölüm her savaşta kazanandır
Nothing noble in dying for your religion
Dinin için ölmekte şereflendirici bir şey yok
For your country
Ülken için ölmekte de
For ideology, for faith
İdeolojin için, inancın için ölmekte de
For another man, yes
Başka bir adam için ölmekte de
Paper is dead without words
Kelimeler olmadan kağıt öldü
Ink idle without a poem
Bir şiir olmadan mürekkep gereksiz
All the world dead without stories
Tüm dünya hikayeler olmadan öldü
Without love and disarming beauty
Sevgisiz ve yatıştırıcı güzellik olmadan
Careless realism costs souls
Dikkatsiz gerçekçilik ruhlara bedel olur
Ever seen the Lord smile?
Lordu hiç gülerken gördün mü?
All the care for the world made Beautiful a sad man?
Tüm bu dünya kaygısı, güzeli üzgün bir adam mı yaptı?
Why do we still carry a device of torture around our necks?
Neden hala işkence aletlerini boyunlarımızda taşıyoruz?
Oh, how rotten your pre-apocalypse is
oh, ön-kıyamretiniz ne kadarda rezil
All you bible-black fools living over nightmare ground
Siz tüm siyah-incil aptalları bir kabusun üzerinde yaşıyorsunuz
I see all those empty cradles and wonder
Tüm bu boş beşikleri ve mucizeyi görüyorum
If man will never change
Eğer insan asla değişmeyecekse
I, too, wish to be a decent manboy but all I am
Bende iyi bir insanoğlu olmayı diliyorum ama tek olduğum şey
Is smoke and mirrors
Duman ve aynalar
Still given everything, may I be deserving
Yinede herşey göz önüne alındığında, belkide hakediyorumdur
And there forever remains the change from G to Em
Ve G'den Em'e* değişim herzaman orda kalır
*Harlequin;İtalyan tiyatrosu'nun en şık ve en gösterişli karakteri.
*Ölü Çocuk;Dead Boy's Poem
*Opus;Besteciler yapıtlarının sırasını belirtmek için kullanırlar.
*G ve Em; Akor isimleri.