Born in the war
You had dreams of bein' a ballerina
I saw the photos last time that I seen you
You had my mum when you were twenty-three
I heard that she was trouble just like me
And you like paintin' pictures, writin' poems
I guess that's why my words just keep on flowinI wish that I could read the things you write
I'm tryna learn the language so I might
Savaşta doğdun
Balerin olma hayallerin vardı
Seni son gördüğümde fotoğrafları gördüm
Yirmi üç yaşındayken anneme sahiptin
Onun da benim gibi bela olduğunu duydum
Ve sen resim yapmayı, şiir yazmayı seviyorsun
Sanırım bu yüzden sözlerim akmaya devam ediyor
Keşke yazdıklarını okuyabilseydim
Dili öğrenmeye çalışıyorum, böylece yapabilirim
Three generations born in different decades
Some things have changed but we've got the same old heartbreaks
You tell me stories that happened back in your day and
I find it funny, 'cause somehow I still relate
Farklı yıllarda doğan üç kuşak
Bazı şeyler değişti ama bizde aynı eski kalp kırıklıkları var
Bana kendi gününüzde olan hikayeleri anlatıyorsunuz ve
Komik buluyorum çünkü bir şekilde hala anlıyorum
We're dancing in different clothes
Falling in love until we let it go
But there's magic in something as simple
As three women, sitting 'round a dinner table
Farklı kıyafetlerle dans ediyoruz
Biz bırakana kadar aşık oluyoruz
Ama bu kadar basit bir şeyde sihir var
Bir yemek masasının etrafında oturan üç kadın olarak
You tell me you've
Been in love with Elvis since the 50s
How my mum danced to Bowie in the 80s
But I'll never truly see things through your eyes
‘Cause all the pictures, they're in black and white
50'lerden beri
Elvis'e aşık olduğunu söylüyorsun
Annemin 80'lerde Bowie ile nasıl dans ettiğini
Ama asla senin gözlerinden gerçekten görmeyeceğim
Çünkü tüm resimler siyah beyaz
Three generations, We've all made our mistakes
I look in the mirror, I see your face in my face
Everyone who knows us thinks that we're all crazy
But I guess that's exactly what makes us a family
Üç kuşak, hepimiz hatalarımızı yaptık
Aynaya bakıyorum, yüzünü yüzümde görüyorum
Bizi tanıyan herkes hepimizin deli olduğunu düşünüyor
Ama sanırım bizi aile yapan tam olarak bu
We're dancing in different clothes
Falling in love until we let it go
But there's magic in something as simple
As three women, sitting 'round a dinner table
Farklı kıyafetlerle dans ediyoruz
Biz bırakana kadar aşık oluyoruz
Ama bu kadar basit bir şeyde sihir var
Bir yemek masasının etrafında oturan üç kadın olarak
All the good old days and the city lights
Those little town jobs when money was tight
All your vintage pieces, I'm wishing were mine
All our darkest moments, our wildest fights
All the names we cursed 'cause their love was a lie
All the secrets we'll keep until we die
It's something as simple
As pouring your heart right out
As three women sitting 'round a dinner table
Tüm eski güzel günler ve şehir ışıkları
Paranın dar olduğu o küçük kasaba işleri
Tüm eski parçaların benim olmasını diliyorum
En karanlık anlarımız, en çılgın kavgalarımız
Lanetlediğimiz tüm isimler çünkü aşkları yalandı
Ölene kadar saklayacağımız tüm sırlar
Bu kadar basit bir şey
Kalbini dışarı dökerken
Bir yemek masasının etrafında oturan üç kadın gibi