The things I used to like, I don't like any more,
Eskiden sevdiğim şeyleri, artık sevmiyorum
I want a lot of other things I've never had before,
Daha önceden sahip olmadığım diğer şeyleri istiyorum
It's just like my mamma says, I sit around and mourn
Bu tıpkı annemin dediği gibi, oturup ağlıyorum
Pretending that I am so wonderful and knowing I'm adored
Çok harikaymışım ve hayran duyulduğumu biliyormuş gibi davranıyorum
I'm as restless as a willow in a windstorm,
Bir rüzgar fırtınasındaki bir söğüt kadar huzursuzum
I'm as jumpy as a puppet on a string,
Bir ipteki kukla kadar ürkeğim
I'd say that I had spring fever,
Bahar yorgunluğuna yakalandığımı söylerdim
But I know it isn't spring.
Ama biliyorum bu bahar değil
I'm as starry eyed and gravely discontented,
Ben hayranlıkla bakılan ve çok memnuniyetsiz gibiyim
Like a nightingale without a song to sing.
Söyleyecek şarkısı olmayan bir bülbül gibi
Oh, why should I have spring fever,
Oh, neden bahar yorgunluğuna yakalanmalıyım ki
When it isn't even spring?
Bahar bile olmadığında
I keep wishing I were somewhere else,
Başka bir yerde olmayı dileyip duruyorum
Walking down a strange new street,
Garip yeni bir sokakta yürüyorum
Hearing words I have never never heard,
Asla duymadığım kelimeleri duyuyorum
From a man I've yet to meet.
Yeni tanıştığım bir adamdan
I'm as busy as a spider spinning daydreams,
Hayalleri ören bir örümcek kadar meşgulüm
I'm as giddy as a baby on a swing,
Salıncaktaki bir bebek kadar sersemlemişim
I haven't seen a crocus or a rosebud,
Asla bir çiğdem ya da gonca görmedim
Or a robin or a bluebird on the wing,
Ya da bir kızılgerdan ya da kanatındaki bir mavi kuş
But I feel so gay in a melancholy way,
Ama melankoli bir şekilde çok mutlu hissediyorum
That it might as well be spring,
Bu bahar oluyormuş gibi
It might as well be, might as well be,
İyi olabilir,
It might as well be spring.
Bahar kadar iyi olabilir