Touching ground, going home to those I miss
Toprağa dokunuyorum, özlediğim eve gidiyorum
Safe and sound weeks of exile turn to bliss
Sürgünün güvenli ve sağlam günleri mutluluğa dönüyor
But there's something in her voice when she's calling me
Ama sesinde bir şeyler var bana seslendiğinde
A trace of blood to lead me
Bir kan izi bana rehberlik eden
Through roads of agony with blood taste in my mouth
Istırabın yollarından ağzımda kan tadıyla
And clouds before my eyes
Ve bulutlar gözlerimden önce
I kneel beside the bed where my bleeding dryad lies
Yatağın yanına, kanayan dryad'ımın yattığı yere diz çöküyorum
Three young souls in misery
Üç genç ruh hüzün içinde
Hitting ground, nausea wakes me up at dawn
Yere çarpıyorum, mide bulantısı uyandırıyor beni şafak zamanında
Hopes are found
Umutlar bulundu
Dissected, turned and then
Parçalara ayrılmış, dönmüş ve sonra
Withdrawn
İçine kapanmış
A chair of steel and wire her legs are open wide
Çelik bir sandalye ve onun ayakları sonuna kadar açık bir şekilde bağlı
Helpless in myself I stand there cold beside
Kendi içimde acizim, o soğukta ayakta duruyorum
The doctors stay away leave us with this dismay
Doktorlar uzak durun, yalnız bırakın bizi bu dehşetle
To see the colours of a miracle fade and turn to grey
Görmek için bir mucizenin renklerinin solduğunu ve griye döndüğünü
Then a cry and rivers of blood flow so sadly
Sonra bir ağlama(çığlık) ve kanın nehirleri öyle üzgün akıyor
Bringing you
Seni getiriyor
Our dreams pour into a cold tray two young souls in misery
Rüyalarımız dökülüyor soğuk bir tepsiye, iki genç ruh hüzün içinde
Missing you
Seni özlüyor
I never knew your name but I will miss you just the same
Hiçbir zaman ismini bilmedim ama seni özleyeceğim aynı şekilde
I was to live for you I lost the will to live at all the day you came
Senin için yaşıyordum, tüm yaşama isteğimi kaybettim geldiğin gün
It'll never be the same but I will love you just the same
Hiçbir zaman aynı olmayacak ama seni seveceğim aynı şekilde
You were to be the first, how wonderful
İlk olmak için vardın, nasıl harika
Now I will always fear to hope again
Şimdi, hep tekrar umut etmekten korkacağım
The irony of seeing me whispering through her skin
Beni görmesindeki ironi onun teninden bana doğru fısıldıyor
So joyfully to our child there deep within
İçeride, derinde çocuğumuza öyle neşeyle
Or of when she called to me to tell me cheerfully
Ya da onun anlatmak için neşeyle beni çağırdığında
That she had seen our shape on a hospital screen
Hastane sahnesinde bizi nasıl gördüğünü
And of nurses being concerned that you never moved or turned
Ve hemşireler hiç hareket etmediğin ya da dönmediğin için endişeleniyorlardı
Too late we see the warning too late we learn
Uyarıyı çok geç gördük, çok geç öğrendik
I never saw your face and now you're gone without a trace
Yüzünü hiç görmedim ve şimdi, hiç iz bırakmadan gittin
Except the trace of blood that's deeply scarred into my eyes to fill your place
Kanın izi dışında, gözlerimin içinde derince iz bıraktı senin yerini doldurmak için
It'll never be the same but I will love you just the same
Hiçbir zaman aynı olmayacak ama seni seveceğim aynı şekilde
I was prepared to be your father how can I ever prepare for that again?
Baban olmak için hazırlanmıştım, bir daha nasıl hazırlanabilirim bunun için?
Still i follow that trace of blood always leading back to you
Hâlâ takip ediyorum her zaman sana rehberlik edecek olan kanın izini
Hollow years of damming that flood two young souls in misery
Kapanışın boş yılları iki genç ruhu hüzne sürükledi
Missing you... missing you...
Seni özlüyorum.. Özlüyorum..