So the weekend came and went
-Haftasonu geldi, geçti
Like so many, not different
-Çokmuş gibi, ama farklı değil.
Sunday afternoon's a memory
-Pazar günü öğlen vakti bir anı
She was just lying there
-Sadece orada yatıyordu kız
Sleeping softly in a chair
-Bir sandalyede tatlılıkla uyuyordu
Wandering through my head is a melody
-Kafamın içinde bir melodi sayıklanıyordu
I, I'll be a little closer to you
-Ben, sana daha yakın olacağım
A little closer to me
-Kendime biraz daha yakın...
And Monday morning comes around
-Ve Pazartesi sabahı geldi
The streets will wake full of sound
-Sokaklar seslerle dolacak
We'll walk ourselves through working days
-Yürüyüp kendi iş günlerimize gideceğiz
And in the perfect late spring air
-Mükemmel bir ilkbahar havasında
Before the summer settled in
-Yaz gelmeden önceki mükemmel havada
And disappointment changes everything
-Ve hayal kırıklığı herşeyi değiştirir.
I, I'll be a little closer to you
-Ben, sana daha yakın olacağım
A little closer to me
-Kendime biraz daha yakın...
So who knows how it flows
-Bu yüzden nasıl olacağını kim bilir ki?
Or when it stops, but moments go
-Ya da durduğunda zaman geçmeye devam eder.
Not every note's a memory
-Her not bir anı değildir
To recall three years hence
-Üç yılı hatırlamak, bu andan itibaren..
Just how that Sunday afternoon was spent
-Sadece Pazar öğlen vaktini nasıl geçirdiğini hatırla
Walking arm in arm so peacefully
-Kolkola sessizce nasıl yürüdüğümüzü...
But I, I'll be a little closer to you
-Ama ben, sana daha yakın olacağım
A little closer to me
-Kendime biraz daha yakın...