The motorway won't take a horse
Bir at otoyolda barınamaz
The wanderer has found a course to follow
Aylak olan, peşine takılacak bir neden buldu
The traveller unpacked his bags for the last time
Gezgin son kez çantasını boşalttı
The troubadour cut off his hand and now he wants mine
Ozan kendi elini kesti, ve şimdi benimkini istiyor
Oh no, not me.
Ah hayır, ben değilim.
The circus girl fell off her horse and now shes paralysed
Sirkteki kız, atından düştü ve şimdi o felçli
The hitchiker was bound and gagged, raped on the roadside
Otostopçu bağlanmış, ağzı tıkanmış, yol kenarında tecavüze uğramış
The libertine is locked in jail
Ahlaksız, hapse kapatılmış
The pirate sunk and broke his sail
Korsan batmış ve yelkenini kırmış
But I still have to go
Ama yine de gitmek zorundayım
I've got to go, so here i go
Gitmek zorundayım, ve işte burdayım
I'm going to run the risk of being free
Özgür olma şansına koşacağım
The magicians secrets all revealed
Büyücünün tüm sırları ortaya çıktı
And the preachers lies are all concealed
Vaizlerin yalanları örtbas edildi
And all our heroes lack any conviction
Ve tüm kahramanlarımız inançtan yoksun
They shout through the bars of cliche and addiction
Bağımlılık ve klişenin parmaklıkları ardında bağırıp duruyorlar
So i've got to go
Bu yüzden gitmek zorundayım
I've got to go, so here i go
Gitmek zorundayım, ve işte burdayım
I'm going to run the risk of being free
Özgür olma şansına koşacağım
And in this drought of truth and invention
Ve bu gerçeklik ve icat kuraklığında
Whoever shouts the loudest gets the most attention
Kim en yüksek sesle bağırırsa en çok ilgiyi o alıyor
So we pass the mic and they've got nothing to say except:
Elimize mikrofonu alınca söyleyecek tek şeyleri kalıyor:
"Bow down, bow down, bow down to your god"
"Boyun eğin, boyun eğin, tanrınıza boyun eğin"
Then we hit the floor
Sonra biz yere vuruyoruz
And make ourselves and idol to bow before,
Ve kendimizi önce kim boyun eğecek yarışına sokuyoruz
Well i can't
Ben yapamam
And i wont
Ve yapmayacağım
Bow down
Boyun eğmeyeceğim
Anymore.
Artık.
No more
Bir daha.