I saw you flash a smile, that seemed to me to say
Seni gülümserken gördüm, o gülücük bana söylüyordu
You wanted so much more than casual conversation
Günlük bir sohbetten daha fazlasını istediğini
I swear I caught a look before you turned away
Sen dönüp gitmeden önce bir bakışını yakaladığıma yemin ederim
Now I don't see the point resisting your temptation
Şimdi cazibene direnmenin bir mantığı olduğunu düşünmüyorum
Did you come on to me, will I come on to you?
Bana kur yaptın mı, sana kur yapacak mıyım?
If you come on to me, will I come on to you?
Eğer bana kur yaparsan, sana kur yapacak mıyım?
I don't think I can wait like I'm supposed to do
Bekleyebileceğimi sanmıyorum, beklemem gerektiği gibi
How soon can we arrange a formal introduction?
Ne kadar erken ayarlayabiliriz resmi bir tanışma?
We need to find a place where we can be alone
Yalnız olabileceğimiz bir yer bulmamız gerek
To spend some special time without an interruption
Kimse bizi bölmeden biraz özel vakit geçirmek için
If you come on to me, will I come on to you?
Bana kur yaptın mı, sana kur yapacak mıyım?
If you come on to me, will I come on to you?
Eğer bana kur yaparsan, sana kur yapacak mıyım?
Before you grab your coat, I'll try to be discreet
Sen paltonu gitmeden önce tedbirli olmaya çalışacağım
You know we can't be seen exchanging information
Bilgi alışverişinde bulunurken görünmememiz gerektiğini biliyorsun
Well, I saw you flash a smile, that seemed to me to say
Seni gülümserken gördüm, o gülücük bana söylüyordu
You wanted so much more than casual conversation
Günlük bir sohbetten daha fazlasını istediğini
If you come on to me, then I'll come on to you
Eğer bana kur yaparsan, o zaman ben de sana kur yapacağım
If you come on to me, then I'll come on to you
Eğer bana kur yaparsan, o zaman ben de sana kur yapacağım
If you come on to me, will I come on to you?
Eğer bana kur yaparsan, sana kur yapacak mıyım?
If you come on to me, will I come on to you?
Eğer bana kur yaparsan, sana kur yapacak mıyım?
If you come on to me, then I'll come on to you
Eğer bana kur yaparsan, o zaman ben de sana kur yapacağım
If you come on to me, then I'll come on to you
Eğer bana kur yaparsan, o zaman ben de sana kur yapacağım
If you come on to me, then I'll come on to you
Eğer bana kur yaparsan, o zaman ben de sana kur yapacağım
If you come on to me, then I'll come on to you
Eğer bana kur yaparsan, o zaman ben de sana kur yapacağım
Yes I will, yes I will, yes I will now
Evet yapacağım, evet yapacağım
Yes I will, yes I will, yes I will now, uh-huh
Evet yapacağım, evet yapacağım
If you, if you come on to me (yeah), then I'll come on to you
Eğer bana kur yaparsan, o zaman ben de sana kur yapacağım
If you come on to me, then I'll come on to you
Eğer bana kur yaparsan, o zaman ben de sana kur yapacağım
Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah
If you come on to me, then I'll come on to you
Eğer bana kur yaparsan, o zaman ben de sana kur yapacağım
Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah
If you come on to me, then I'll come on to you
Eğer bana kur yaparsan, o zaman ben de sana kur yapacağım