Hey... oooh...
Sheets of empty canvas, untouched sheets of clay
Boş brandadan dokunulmamış çarşaflar
Were laid spread out before me as her body once did.
Onun vücudunun yayılıp yattığı daha önce gözlerimin önünde
All five horizons revolved around her soul
Onun ruhunu çevreleyen beş halka
As the earth to the sun
Dünyadan güneşe kadar
Now the air I tasted and breathed has taken a turn
Şimdi koklayıp soluduğum hava bile değişti
Ooh, and all I taught her was everything
Ve ona öğrettiğim her şeyi
Ooh, I know she gave me all that she wore
Biliyorum her şeyini bana verdi
And now my bitter hands chafe beneath the clouds
Ve şimdi soğuyan ellerim altında ısınıyor bulutların
Of what was everything.
her şeyi çevreleyen.
Oh, the pictures have all been washed in black, tattooed everything...
Tüm resimler siyaha boyandı, her şey karalandı
I take a walk outside
Dışarıda yürürüm
I'm surrounded by some kids at play
Oynayan birkaç çocuk sarar etrafımı
I can feel their laughter, so why do I sear?
Kahkahalarını fark ederim, peki ben neden yanarım?
Oh, and twisted thoughts that spin round my head
Ve kafamda dolanan çarpık düşünceler
I'm spinning, oh, I'm spinning
Dönüyorum, dönüyorum
How quick the star can drop away
Güneş ne çabuk batabiliyor
And now my bitter hands cradle broken glass
Ve şimdi üşüyen ellerim kırık camlara batıyor
Of what was everything?
Her şey olan?
All the pictures have all been washed in black, tattooed everything...
Tüm resimler siyaha boyandı, her şey karalandı
All the love gone bad turned my world to black
Tüm o aşk kötüye dönüşüp dünyamı kararttı
Tattooed all I see, all that I am, all I'll be... yeah...
Baktığım her şey karalı, olduğum her şey karalı, olacağım evet
Uh huh... uh huh... ooh...
I know someday you'll have a beautiful life,
Biliyorum güzel bir hayatın olacak birgün
I know you'll be a sun in somebody else's sky, but why
Biliyorum bir başkasının gökyüzünde güneş olacaksın, ama neden
Why, why can't it be, why can't it be mine
Neden, neden benim değil, neden benimkinde değil?
Aah... uuh..
Too doo doo too, too doo doo [many times until fade]
yapmayı,yapmayı,yapmayııı[çoğu kez kadere kadar]