Dogs
Köpekler
You gotta be crazy, you gotta have a real need
Çılgın olmalısın, gerçekten ihtiyaçların olmalı.
You gotta sleep on your toes, and when you're on the street
Parmak uçlarında uyumalısın, ve sokaktayken
You gotta be able to pick out the easy meat with your eyes closed
Gözlerin kapalıyken bile kolay eti kapmalısın.
And then moving in silently, down wind and out of sight
Ve sonra sessizce, rüzgâr gibi kayarak.
You gotta strike when the moment is right without thinking.
Düşünmeden, tam anında darbeyi vurmalısın.
And after a while, you can work on points for style
Bir süre sonra biçimin üzerinde durabilirsin,
Like the club tie, and the firm handshake
Bir klüp kravatı örneğin, ya da sert bir el sıkış.
A certain look in the eye, and an easy smile
Gözlerinde ısrarlı bir bakış ve sahte bir gülümseme.
You have to be trusted by the people that you lie to
Yalanlar söylediğin insanlar güvenmeli sana.
So that when they turn their backs on you
Böyle saplayabilirsin ancak bıçağı.
You'll get the chance to put the knife in.
Sırtlarını döndükleri an sana.
You gotta keep one eye looking over your shoulder
Bir gözün omuzunun üstünden arkaya bakmalı hep.
You know it's going to get harder, and harder, and harder as you get older
Yaşlandıkça daha da daha da zor olacak bu biliyorsun.
And in the end you'll pack up, fly down south
Ve sonunda her şeyini toparlayıp, güneye uçacaksın,
Hide your head in the sand
Kafanı kumun içine gömüp,
Just another sad old man
Kanserden ölen yapayalnız,
All alone and dying of cancer.
Mutsuz yaşlı adamlardan biri olacaksın.
And when you loose control, you'll reap the harvest that you've sown
Ve yitirdiğinde kendini, ektiğini biçeceksin.
And as the fear grows, the bad blood slows and turns to stone
Ve korkun büyüdükçe, kirli kan görünecek ve taşa dönüşecek.
And it's too late to loose the weight you used to need to throw around
Ve vakit çok geç olacak kurtulmak için taşıdığın yükten.
So have a good drown, as you go down, alone
İşte boğuluyorsun, aşağı gittikçe, yapayalnız.
Dragged down by the stone.
Taş sürüklüyor seni aşağılara.
I gotta admit that I'm a little bit confused
İtiraf et. diyelim ki kafam biraz karışık.
Sometimes it seems to me as if I'm just being used
Sanki beni kullanıyorlarmış gibi geliyor bazen.
Gotta stay awake, gotta try and shake off this creeping malaise
Uyanık kalmalıyım, çabalamalıyım, bu sıkıntıyı silkinip atmalıyım.
If I don't stand my own ground, how can I find my way out of this maze?
Vazgeçersem eğer, bu labirentten nasıl sıyrılırım?
Deaf, dumb, and blind, you just keep on pretending
Düşün bir sağırı, dilsizi ve körü.
That everyone's expendable and no-one has a real friend
Ve herkesin yalnız, dostsuz olduğunu,
And it seems to you the thing to do would be to isolate the winner
Yapacak en isabetli iş. kazananı dışlamak gibi gelir
And everything's done under the sun
Ve her şey çıplak güneşin altında,
And you believe at heart, everyone's a killer.
Ve içtenlikle inanırsın herkesin katil olduğuna.
Who was born in a house full of pain
Kim doğdu acılarla dolu bir evde.
Who was trained not to spit in the fan
Kim eğitildi fanatiklere tükürmemesi için.
Who was told what to do by the man
Kim hep başkasından öğrendi ne yapacağını.
Who was broken by trained personnel
Kim katledildi eğitilmemiş insanlarca.
Who was fitted with collar and chain
Kim alıştırıldı kolalı yaka ve zincirlere.
Who was given a pat on the back
Kime kuyrukta yer verildi.
Who was breaking away from the pack
Kim kitleden kopmakta.
Who was only a stranger at home
Kim kendi evinde bile bir yabancı gibidir.
Who was ground down in the end
Kim çökmüştür sonunda.
Who was found dead on the phone
Kimi ölü bulunmuştur telefonun başında.
Who was dragged down by the stone.
Kimi çekmekte taş aşağı.