Hey, Eugene,
This is Henry McClean
Ben Henry McClean
And I've finished my beautiful flying machine
Ve güzel uçan makinemi bitirdim
And I'm ringing to say
Ve söylemek için can atıyorum
That I'm leaving and maybe
Ayrılacağımı ve belki de
You'd like to fly with me
Benimle uçmak istersin
And hide with me, baby
Ve saklanmak, bebek
Isn't it strange
Garip değil mi
How little we change
Ne kadar minik değişmemiz
Isn't it sad we're insane
Deli olmamız üzgünce değil mi
Playing the games that we know and in tears
Bildiğimiz oyunları gözyaşları içinde oynamak
The games we've been playing for thousands and thousands and ....
Binlerce binlerce... oynadığımız oyunlar.
Pointing to the cosmic glider
Kozmik planörü gösteriyor
"Pull this plastic glider higher
"Bu plastik planörü yukarı çek
Light the fuse and stand right back"
Füzeyi yak ve geride dur"
He cried "This is my last good-bye."
"Bu benim son vedam" diye ağladı
Point me at the sky and tell it fly x3
Gökyüzünde göster beni ve uçmasını söyle x3
And if you survive till two thousand and five
2005'e kadar yaşarsan
I hope you're exceedingly thin
Umarım son derece incesindir
For if you are stout you will have to breathe out
Cesursan eğer nefes vermen gerekecek
While the people around you breathe in
Etrafındaki insanlar nefes alırken
People pressing on might say
Baskıcı insanlar diyebilir
It's something that I hate to say
Söylemekten nefret ettiğim şeyi
I'm slipping down to eat the ground
Yeri yemek için kayıyorum
A little refuge on my brain
Beynimde minik bir sığınak
Point me at the sky and tell it fly x3
Gökyüzünde göster beni ve uçmasını söyle x3
And all we've got to say to you is good-bye
Ve sana hoşçakal dememiz gerekiyor
It's time to go, better run and get your bags, it's good-bye
Gitme zamanı, kaçmalı ve çantalarını almalısın, bu bir veda
Nobody cry, it's good-bye
Kimse ağlamasın, bu veda
Crash, crash, crash, crash, good-bye...
Çarp çarp çarp, hoşçakal..