Look out ahead [İleri bak]
I see danger come [Tehlikenin geldiğini görüyorum]
I want a pistol [Bir tabanca istiyorum]
I want a gun [Bir silah istiyorum]
I'm scared baby [Korkuyorum bebeğim]
I wanna run [Kaçmak istiyorum]
This world's crazy [Bu dünya çılgın]
Give me the gun [Bana silahı ver]
Baby, baby
Ain't it true [Doğru değil mi?]
I'm immortal [Ben ölümsüzüm]
When I 'm with you [Seninle olduğumda]
But I want a pistol [Ama bir tabanca istiyorum]
In my hand [Elimde]
I wanna go to [Gitmek istiyorum]
A different land [Farklı bir yere]
I met a man [Bir adamla tanıştım]
He told me straight [O bana açıkca anlattı]
"You gotta leave [Gitmelisin]
It's getting late" [Geç oluyor]
Too many cops [Çok sayıda polis]
Too many guns [Çok sayıda silah]
All trying to do something [Tümü birşey yapmayı deniyor]
No-one else has done [Daha önce kimsenin yapmadığı]
Baby, baby
Ain't it true [Doğru değil mi?]
I'm immortal [Ben ölümsüzüm]
When I 'm with you [Seninle olduğumda]
But I want a pistol [Ama bir tabanca istiyorum]
In my hand [Elimde]
I wanna go to [Gitmek istiyorum]
A different land [Farklı bir yere]
Sometimes it rains so hard [Bazen yağmur öylesine çok yağar ki]
And I feel the hurt [Bir acı duyarım]
In my heart [Kalbimde]
Feels like the end of the world [Dünyaynın sonuymuş gibi hissederek]
I see the children [Çocuklar görüyorum]
Sharp as knives [Bıçak kadar keskinler]
I see the children [Çocuklar görüyorum]
Dead and alives [Ölü ve canlı]
Beautiful people [Güzel insanlar]
Beautiful girls [Güzel kızlar]
I just feel like it's the end of the world
[Sadece dünyanın sonuymuş gibi hissediyorum]
I walk on concrete [Betonda yürüyorum]
I walk on sand [Kumda yürüyorum]
But I can't find [Ama bulamıyorum]
A safe place to stand [Durmak için güvenli bir yer]
I'm scared baby [Korkuyorum bebeğim]
I wanna run [Kaçmak istiyorum]
This world's crazy [Bu dünya çılgın]
Gimme the gun [Bana silahı ver]
Baby, baby
Ain't it true [Doğru değil mi?]
I'm immortal [Ben ölümsüzüm]
When I 'm with you [Seninle olduğumda]
But I want a pistol [Ama bir tabanca istiyorum]
In my hand [Elimde]
I wanna go to [Gitmek istiyorum]
A different land [Farklı bir yere]