They rise above this,
(bunun üzerine yükselirler)
They cry about this,
(bunun için ağlarlar)
As we live and learn..
(biz yaşar ve öğrenirken...)
A broken promise,
(tutulmamış bir söz)
I was not honest,
(dürüst değildim)
Now I watch as tables turn,
(şimdi masaların dönüşü gibi izliyorum)
And you're singing -
(ve sen şarkı söylüyorsun)
I'll wait my turn,
(kendi sıramı bekleyeceğim)
To tear inside you,
(senin içine ağlamak için)
Watch you burn,
(senin yanışını izlemek için)
I'll wait my turn,
(kendi sıramı bekleyeceğim)
I'll wait my turn.
(kendi sıramı bekleyeceğim)
I'll cry about this,
(bunun için ağlıyorum)
And hide my cuckold eyes,
(ve aldatılmış gözlerimi saklıyorum)
As you come off all concerned,
(sen tüm alakayı koparırken)
And I'll find no solace,
(hiçbir teselli bulmayacağım)
In your poor apology,
(senin o zavallı özüründe)
In your regret that sounds absurd,
(saçma gelen pişmanlığında)
And keep singing -
(ve şarkı söylemeye devam et)
I'll wait my turn,
(kendi sıramı bekleyeceğim)
To tear inside you,
(senin içine ağlamak için)
Watch you burn..
(senin yanışını izlemek için)
And I'll wait my turn,
(kendi sıramı bekleyeceğim)
To terrorize you,
(seni korkutmak için)
Watch you burn..
(yanışını izlemek için...)
And I'll wait my turn,
(ve kendi sıramı bekleyeceğim)
I'll wait my turn.
(kendi sıramı bekleyeceğim)
And this is a promise -
(ve bu bir söz)
Promise is a promise,x2
(bir söz)
And I'll wait my turn,
(ve kendi sıramı bekleyeceğim)
To tear inside you,
(senin içine ağlamak için)
Watch you burn,
(senin yanışını izlemek için)
I'll wait my turn,
(kendi sıramı bekleyeceğim)
I'll wait my turn.
(kendi sıramı bekleyeceğim)
A broken promise,
(tutulmamış bir söz
You were not honest!
(dürüst değildin)
I'll bite my time
(zamanımı aşındıracağım)
I'll wait my, turn.
(kendi sıramı bekleyeceğim)
accepted by mSa