On your palm an endless wonder
Lines that speak the truth without a sound
In your eyes awaits the tireless hunger
Already looks for prey to run down
avuçlarının içinde bitmek bilmeyen mucizeler var,
sesleri olmadan gerçeği söyleyebilen çizgiler var.
Gözlerinde bekleyen sonsuz bir özlem var,
Ölmekte olan avını çoktandır izleyen.
So why do we keep up this charade
and how do we tell apart the time to leave from the time to wait?
O zaman neden bu sessiz sinemayı sürdürüyoruz?
ve beklemenin zamanını çekip gitmenin zamanından nasıl ayrıt edebiliriz ki?
What does tomorrow want from me?
What does it matter what I see?
If it can't be my design,
Tell me where do we draw the line,
Tell me where do we draw the line?
Yarının benden beklentisi ne?
Gördüğüm şeyler ne anlama geliyor?
eğer ben çizgiyi ben çekmeyeceksem,
Söyle,nereye çekeceğiz çizgiyi?
The dance of flames and shadows in the street
Make poetry nobody's ever heard
The weight of loneliness stands on your feet
The cage already there around the bird
Alevlerin ve gölgenin caddedeki dansı,
Kimsenin hiç duymadığı şiirler yazıyor.
yalnızlığın yükü birikiyor ayaklarında.
kafes çoktan kurulmuş kuşun etrafında.
So why don't we join the masquerade
before it all falls apart, before our love becomes insatiate?
o zaman neden bu sahte tavırları takınıyoruz,
Her şey bitmeden önce,aşkımız doyumsuz olmadan önce?
What does tomorrow want from me?
What does it matter what I see?
If I can't choose my own design,
Tell me where do we draw the line?
Yarının benden beklentisi ne?
Gördüğüm şeyler ne anlama geliyor?
eğer ben çizgiyi ben çekmeyeceksem,
Söyle,nereye çekeceğiz çizgiyi?
What does tomorrow want from me?
What does it matter what I see?
If we all walk behind the blind,
Tell me where do we draw the line,
Tell me where do we draw the line?
Yarının benden beklentisi ne?
Gördüğüm şeyler ne anlama geliyor?
eğer ben çizgiyi ben çekmeyeceksem,
Söyle,nereye çekeceğiz çizgiyi?
Where's the cooling wind?
Where's the evergreen field?
Where's my mother's open arms?
Where's my father lion heart?
It's like the sun's gone down
Sleeps in the hallowed ground now
With the autumn's brown leaves
With the one who never grieves
Dondurucu rüzgar nerede?
Hep yeşil kalan çayırlar nerede?
Annemin açılmış kolları nerede?
Babamın aslan gibi yüreği nerede?
Güneşin batması gibi,
kutsal topraklarda yatıyor hepsi şimdi,
sonbahar yapraklarıyla birlikte,
Asla yas tutmayan kişiyle birlikte.
So why do we keep up this charade
and how do we tell apart the time to leave from the time to wait?
O zaman neden bu sessiz sinemayı sürdürüyoruz?
ve beklemenin zamanını çekip gitmenin zamanından nasıl ayrıt edebiliriz ki?
What does tomorrow want from me?
What does it matter what I see?
If it can't be my design,
Tell me where do we draw the line?
Yarının benden beklentisi ne?
Gördüğüm şeyler ne anlama geliyor?
eğer ben çizgiyi ben çekmeyeceksem,
Söyle,nereye çekeceğiz çizgiyi?
Whatever tomorrow wants from me,
At least I'm here, at least I'm free.
Free to choose to see the signs.
This is my line.
Yarının benden beklentisi ne olursa olsun,
Sonunda burdayım,sonunda özgürüm
İşaretleri görme seçimini yapmak için özgür,
bu benim çizgim.