My fears hunt me down
*Korkularım beni yakalamak üzere.
Capturing my memories
*Anılarımı yakalamak üzere.
The frontier of loss
*Kaybımın sınırı.
They try to escape across the street where
*Caddenin karşısına kaçmaya çalışıyorlar.
Jesus stripped bare
*İsa çıplak kaldı.
And raped the spirit he was supposed to nurture
*ve ruhlara tecavüz etti, beslenmesi gerekiyordu.
In the name of my
*Benim adıma.
In the name of my
*Benim adıma.
Born of a broken man, but not a broken man
*Yıkılmış bir adam doğdu. Ama yıkılmış bir adam değildi.
Born of a broken man, never a broken man
*Yıkılmış bir adam doğdu. Ama yıkılmış bir adam değildi.
Born of a broken man, but not a broken man
*Yıkılmış bir adam doğdu. Ama yıkılmış bir adam değildi.
Born of a broken man, never a broken man
*Yıkılmış bir adam doğdu. Ama yıkılmış bir adam değildi.
Like autumn leaves his sense fell from him
*Tıpkı sonhabar yaprakları gibi duygularını kaybetti.
An empty glass of himself shattered somewhere within
*İçinde bir yerlerde boş bir bardak paramparça oldu.
His thoughts like a hundred moths
*Düşünceleri yüzlerce güve gibi,
Trapped in a lampshade
*Bir abajura sıkışıp kaldı.
Somewhere within
*İçinde bir yerlerde.
Their wings banging and burning
*Kanatları birbirine çarpıyor ve yanıyor.
On through endless night
*Sonsuz gecenin sayesinde.
Forever awake he lies shaking and starving
*Sonsuza dek ayakta. Yalan söylüyor, titriyor ve açlıktan ölüyor.
Praying for someone to turn off the light
*Birilerinin ışığı açması için dua ediyor.
Born of a broken man, but not a broken man
*Yıkılmış bir adam doğdu. Ama yıkılmış bir adam değildi.
Born of a broken man, never a broken man
*Yıkılmış bir adam doğdu. Ama yıkılmış bir adam değildi.
Born of a broken man, but not a broken man
*Yıkılmış bir adam doğdu. Ama yıkılmış bir adam değildi.
Born of a broken man, never a broken man
*Yıkılmış bir adam doğdu. Ama yıkılmış bir adam değildi.
My fears hunt me down
*Korkularım beni yakalamak üzere.
Capturing my memories
*Anılarımı yakalamak üzere.
The frontier of loss
*Kaybımın sınırı.
They try to escape across the street where
*Caddenin karşısına kaçmaya çalışıyorlar.
Jesus stripped bare
*İsa çıplak kaldı.
And raped the spirit he was supposed to nurture
*ve ruhlara tecavüz etti, beslenmesi gerekiyordu.
In the name of my
*Benim adıma.
In the name of my
*Benim adıma.