Weißt du noch: fallende Sterne, die
quer wie Pferde durch die Himmel sprangen
über plötzlich hingehaltne Stangen
unsrer Wünsche-- hatten wir so viele?--
denn es sprangen Sterne, ungezählt;
fast ein jeder Aufblick war vermählt
mit dem raschen Wagnis ihrer Spiele,
und das Herz fühlte empfand sich als ein Ganzes
unter diesen Trümmern ihres Glanzes
and war heil, als überstünd es sie!
hala anımsıyor musun düşen yıldızları
göğün ortasından atlar gibi atladılar
birdenbire yükselen engellerin üzerinden
arzularımız--o kadar çok muydu?
çünkü sayısız yıldız kaydı
hemen her bakış öğütülmüştü
oyunlarının aceleci cesaretiyle
ve kalp kendini bir bütün olarak algıladığını hissetti
onların parıltısının yıkıntıları altında
ve iyiydi, ondan çok yaşamışçasına!