I turned from the world but the world turns me
Dünyadan döndüm ama dünya beni döndürür
They show you the way but I can't even breathe
Sana yolu gösterirler ama ben nefes bile alamam
So I grit my gnashing teeth against a fence I cannot see
Böyle olunca gıcırdayan dişlerimi göremediğim bir engele doğru gıcırdatırım
And I wish to fucking hell there was no in between
Ve arasında hiçbir şey yoksa cehennemi dilerim
Secondly and first of all, just because and why
İkinci olarak ve hepsinden önce, sırf bu yüzden ve sebebi
I list the constant questions, I kept them all inside
Daimi soruları listelerim, hepsini içeride tuttum
But you won't give your thoughts to me so I won't give you mine
Ama düşüncelerini bana vermeyeceğinden dolayı ben de benimkilerini sana vermeyeceğim
And you won't waste your words on me so I won't waste your time
Ve kelimelerini bende harcamayacağından dolayı ben de senin zamanını harcamayacağım
You betray everything when you refuse to see
Görmeyi reddettiğinde her şeye ihanet ediyorsun
The truth of your trial is lost so listlessly
Senin davanın gerçekliği çok umursamazca kaybedilmiş
You watch us go by as we laugh and we cry
Biz gülüyor ve ağlıyorken geçip gidişimizi izliyorsun
You look down and realize you're not who you think
Aşağı bakıyor ve düşündüğün kişi olmadığını fark ediyorsun
Could there be anything?
Başka bir şey daha olabilir mi?
Embracing the pendulum so I do not fall behind
Pendulum'u kucaklıyorum ki geriye düşmeyeyim
And I'm weaker than the next in line
Ve çizgide bir sonrakinden daha da zayıfım
So I'll do my best to represent the evidence of all that I've spoken
Yine de tüm konuşmuş olduklarımın kanıtını temsil etmek için elimden gelenin en iyisini yapacağım
With a withered, twisted finger you're turnin' back the time
Zamanı geri döndürdüğün solmuş, çarpık bir parmakla
With a withered, twisted finger you push 'em all in line
Hepsini çizgiye ittiğin solmuş, çarpık bir parmakla
And you smash to fuckin' bits your world when everything's alright
Ve her şey yolundayken dünyanı kahrolası zerrelerine kadar tuzla buz ediyorsun
And you smash to fuckin' bits my world when everything is fine
Ve her şey iyiyken dünyamı kahrolası zerrelerine kadar tuzla buz ediyorsun
With a withered, twisted finger you're turnin' back the time
Zamanı geri döndürdüğün solmuş, çarpık bir parmakla
With a withered, twisted finger you push 'em all in line
Hepsini çizgiye ittiğin solmuş, çarpık bir parmakla
And you smash to fuckin' bits your world when everything's alright
Ve her şey yolundayken dünyanı kahrolası zerrelerine kadar tuzla buz ediyorsun
And you smash to fuckin' bits my world when everything is fine
Ve her şey iyiyken dünyamı kahrolası zerrelerine kadar tuzla buz ediyorsun
And you betray everything when you refuse to see
Ve görmeyi reddettiğinde her şeye ihanet ediyorsun
The truth of your trial is lost so listlessly
Senin davanın gerçekliği çok umursamazca kaybedilmiş
You watch us go by as we laugh and we cry
Biz gülüyor ve ağlıyorken geçip gidişimizi izliyorsun
You look down and realize you're not who you think
Aşağı bakıyor ve düşündüğün kişi olmadığını fark ediyorsun
So could there be anything?
Başka bir şey daha olabilir mi yani?
Embracing the pendulum so I do not fall behind
Pendulum'u kucaklıyorum ki geriye düşmeyeyim
And I'm weaker than the next in line
Ve çizgide bir sonrakinden daha da zayıfım
So I'll do my best to represent the evidence of all that I've spoken
Yine de tüm konuşmuş olduklarımın kanıtını temsil etmek için elimden gelenin en iyisini yapacağım
Watch the world go by you
Dünyanın senden geçip gittiğini izle
Each time
Her zaman,
Feel this one day, forget the next
Bir gün bunu hisset, sonraki gün unut
And live life through lies
Ve hayatı yalanlarla yaşa
Empty inside
İçten içe boş,
Wondering why
"Neden?" Diye merak ederek...
And just give it up you're not for real
Ve ciddi olmadığından dolayı pes et
Don't know a thing about how I feel
Nasıl hissettiğime dair bir şey bilmiyorum
You're just a lie because you try to believe what you won't see and nothing's true
Bir yalandan ibaretsin çünkü göremeyeceğin ve hiçbir şeyi gerçek olmayan bir şeye inanmayı deniyorsun
If you give up and if you lose
Eğer pes edip ve eğer kaybedersen,
And run away when things get gray
Ve eğer her şey bulanıklaştığında uzaklara koşarsan,
I won't be left when you confess
İtiraf ettiğinde bırakılmayacağım
When you admit you're full of shit
Bir boktan ibaret olduğunu kabul ettiğinde
I can't comply and take your side
Boyun eğemem ve tarafına geçemem
I understand that's all you have
Tüm sahip olduklarının bu olduğunu anlıyorum
But it's just not enough
Ama bu yeterli değil...
There'll never be anything
Orada asla hiçbir şey olmayacak...
To justify your wasted life
Harcanmış hayatını haklı çıkarmak için
You've fallen so far behind
Çok fazla geride kaldın
And we're weak as our one best try
Ve bu son ve tek deneyişimiz olduğundan dolayı güçsüzüz
So I'll let it fall and die away and whatever's left is forgotten...
Bu yüzden: düşüp, kaybolup gitmesine izin vereceğim ve her ne geride kalmışsa unutulmuştur...
Forgotten
Unutulmuş...