We are not machines.
Biz makineler değiliz.
We are not machines programmed, encoded.
Biz programlanmış, kodlanmış makineler değiliz.
We are so much more, we are so much more.
Bundan daha fazlasıyız, bundan daha fazlasıyız.
Oh, the lights.
Oh, ışıklar.
Burning like fireflies caught in a web.
Ağa yakalanmış ateböceği gibi yanıyor.
Electricity hums in our heads.
Elektrik akımı kafamızın içinde vızıldıyor.
We're overwhelmingly fearless.
Biz ezici korkusuzuz.
When diamond eyes light up the sky,
Elmas gözer gökyüzünü aydınlattığında ,
I promise you that we can change the world.
Sana dünyayı değiştirebileceğimize söz veriyorum.
I promise you that we can change...
Değiştirebileceğimize söz veriyorum...
We are not your routines.
Biz sizin rutinleriniz değiliz.
We are not your routines, despite what you've told us.
Bize söylediklerine rağmen, sizin rutinleriniz değiliz.
We are all one, we are all one...
Hepimiz biriz, hepimiz biriz...
Oh, the lights.
Oh, ışıklar.
Burning like fireflies caught in a web.
Ağa yakalanmış ateşböceği gibi yanıyor.
Electricity hums in our heads.
Elektrik akımı kafamızın içinde vızıldıyor.
We're overwhelmingly fearless.
Biz ezici korkusuzlarız.
When diamond eyes light up the sky,
Elmas gözler gökyüzünü aydınlattığında,
I promise you that we can change the world.
Sana dünyayı değiştirebileceğimize söz veriyorum.
When diamond eyes light up the sky,
Elmas gözler gökyüzünü aydınlattığında,
I promise you that we can change...
Değiştirebileceğimize söz veriyorum...
... When lights like freeways burning mirrors.
... Işıklar otobanın yanan aynaları gibiyken,
And melting skylines haunt your door.
Ve eriyen ufuk çizgisi kapını ziyaret ediyorken,
You should swing to connect, swing to connect the cord.
Ritime bağlanmalısın, kodun ritmine bağlanmalısın.
Color, I see the rhythm in waves and onward still...
Renk, dalgalardaki ritimi görüyorum ve ileride yine...
Color, I see the rhythm in waves, the white and red.
Renk, dalgalardaki ritimi görüyorum, beyaz ve kırmızıyı.
The red and white, forever we'll know.
Kırmızı ve beyazı, ebediyen bileceğimizi.
In and of itself, nothing is whole.
İçinden ve kendisinin arasından, hiçbir şey bütün değil.
Here at the end of it all I still see...
Hepsinin sonu burada, hala görüyorum...
Diamond eyes light up the sky.
Elmas gözler gökyüzünü aydınlatıyor.
I promise you that we can change the world.
Sana dünyayı değiştirebileceğimize söz veriyorum.
When diamond eyes light up the sky,
Elmas gözler gökyüzünü aydınlattığında,
I promise you that we can change...
Değiştirebileceğimize söz veriyorum...