Okay
(Tamam)
The commercials, these days are all the same
(Bu günlerde reklamların hepsi aynı)
For now, enjoy it as I like
(Şuan için, sevdiğim gibi eğleneceğim)
Nice dancers in nice clothes
(İyi kıyafetlerin içinde iyi dansçılar)
There are more bodies outside
(Dışarıda daha fazla ceset var)
It just became a habit, I don't care
(Sadece alışkanlık haline geldi, umursamıyorum)
You know, those guys do care more
(Biliyorsun, bu çocuklar daha çok umursuyor)
In fact, the body is nothing, the mind is more of the problem
(Gerçekte, vücudum hiçbir şey, akıl ise daha çok sorun)
Uh, yeah, I myself, don't know, huh
(Ah, evet, ben kendimim,bilmiyorum, ha)
F*ck the AIl, f*ck the algorithma
(Her şeyi s*k, algoritmayı s*k)
I need to think, fuck all the rhythm
(Düşünmeye ihtiyacım var, bütün bu ritmi s*keyim)
My biorhythm gives me no time to think
(Biyolojik ritmim bana düşünmek için zaman vermiyor)
When will I write my own poem?
(Ne zaman kendi şiirimi yazacağım)
Forgotten dreamin
(Hayelleri unut)
You, too, have become a star
(Sen de, bir yıldız oldun)
If you're looking for something buried
(Eğer gömülü bir şeye bakıyorsan)
Honey, you taste it like me
(Tatlım, zevkin aynı benimki gibi)
Okay
Okay, okay
I'm diggin' all-day
(Tüm gün kazarım)
Okay, okay
I'm findin' real me
(Gerçek beni buldum)
Okay, okay (Let's go)
I'm singin' all-day
(Tüm gün söylerim)
Okay, okay (Let's go)
All day (All day-ya-ya, all day-ya-ya)
All day (All day-ya-ya, all day-ya-ya)
All day (All day-ya-ya, all day-ya-ya)
All day, all day (All day-ya-ya, all day-ya-ya)
(Bütün gün, bütün gün)
What kind of atmosphere is this?
(Bu atmosfer ne tür?)
What we doin' here?
(Burda ne yapıyoruz?)
It's all in place
(Bütün bu yerde)
All in neutral gears
(Bütün nötr dişliler)
They want you in fear
(Korku içinde olmanı istiyorlar)
How dare you say what you think?
(Ne düşündüğünü söylemeye nasıl cüret edersin?)
Fold it, origami
(Origamiyi katla)
They got you by
(Seni yakaladılar)
Your b*lls and your socioeconomics
(T*aşşaklarınız ve sosyoekenominiz)
That's big facts
(Bu büyük gerçek)
Think tanks that have stepped on the characteristics
(Karakterlere basan düşünce tankları)
A cold personal impact
(Soğuk kişisel bir darbe)
Your life is a big match, so make a bigger fire
(Hayatın büyük bir maç o yüzden daha büyük bir ateş yap)
Burn it up, what are you afraid of?
(Yak onu, seni korkutan da ne?)
Get yo a** off the bench, start warmin' up
(Tezgahtan k*çını kaldır, ısınmaya başla)
We gotta fight when they say, 'Behave!”
(Onlar ‘Terbiyeni takın' dediğinde savaşacağız)
We got Dynamite in our DNA
(DNA'mızda dinamik var)
I'ma be okay, I'ma be that way
(İyi olacağım, yolda olacağım)
I'll take care of myself with my eyes wide open
(Apaçık gözlerimle kendimin çaresine bakacağım)
Haters, close your eyes
(Nefretçiler, gözlerinizi kapatın)
If you don't want to see my life
(Eğer hayatımı görmek istemiyorsan)
It's hard to watch a dream with your eyes open
(Açık gözlerinle bir hayali izlemek zor)
Ya, feel me?
(Beni hissettin mi?)
You might also like
(Beğenebilirsin)
Okay, okay
I'm fightin' all-day
(Her gün şavaşıyorum)
Okay, okay
Get outta my way
(Yolumdan çekil)
Okay, okay (Let's go)
I'm living my way
(Kendi yolumu yaşıyorum)
Okay, okay (Let's go)
All day (All day-ya-ya, all day-ya-ya)
All day (All day-ya-ya, all day-ya-ya)
All day (All day-ya-ya, all day-ya-ya)
All day (All day-ya-ya, all day-ya-ya)
(Her gün)
Live your life
(Hayatını yaşa)
When the cruel world seems to be laughing at you (When)
No matter what the world says, we fly
(Zalim dünya sana gülüyor gibi göründüğünde, dünyanın ne dediğinin bir önemi yok, biz uçuyoruz)
You gotta believe it
(Ona inanmalısın)
You gotta be livin
(Yaşamalısın)
You gotta believe it
(Ona inanmalısın)
You gotta be dreamin
(Rüya görmelisin)
You gotta believe it
(Ona inanmalısın)
You gotta be feelin
(Hissetmelisin)
We know we fly all day
(Hergün uçtuğumuzu biz biliyoruz)