I'll see you baby, when the ice has broken
Görüşeceğiz bebek, buzlar eridiğinde
When the rain stops falling down
Yağmur yağmayı bıraktığında
I'll be waiting for you, baby when your time has come
Seni bekliyor olacağım, bebek zamanın geldiğinde
And your face no longer frowns
Ve artık yüzün somurtmuyor
I caught a taste of springtime on your lips
Dudaklarında bir bahar zamanı tadı aldım
I saw the sunlight in your eyes
Gözlerinde gün ışığını gördüm
I wake to find you smiling with the dawn
Şafakla beraber gülümsemeni görmek için uyandım
Just reminders of the time
Zamanı hatırlatıyor
I feel your breath, I look around but you're gone
Nefesini hissediyorum, etrafa bakıyorum ama yoksun
I see the place where you were lying
Yattığın yere bakıyorum
I caught a taste of springtime on your lips
Dudaklarında bir bahar zamanı tadı aldım
I saw the sunlight in your eyes
Gözlerinde gün ışığını gördüm
It's been so long, it's been so long, so long, since you've been gone
Çok zaman oldu, çok, çok, gittiğinden beri
I look away, I can see that you're gone
Etrafa bakıyorum, gittiğini görebiliyorum
I guess I'm standing here alone
Sanırım yapayalnız duruyorum burada
Across the sea, I see bluebirds on high
Denize karşı, mavi kuşlar uçuyor
In the wildest places too
Yabani yerlerde de
Above the ground the wind is calling out to me
Yerde rüzgar beni çağırıyor
Oh, lead me back to you
Oh, beni sana götürüyor
I caught a taste of springtime on your lips
Dudaklarında bir bahar zamanı tadı aldım
I saw the sunlight in your eyes
Gözlerinde gün ışığını gördüm
It's been so long [etc - repeated]
Çok zaman oldu
I'll see you baby, when the ice has broken
Görüşeceğiz bebek, buzlar eridiğinde
When the rain stops falling down
Yağmur yağmayı bıraktığında
I'll be waiting for you, baby when your time has come
Seni bekliyor olacağım, bebek zamanın geldiğinde
And your face no longer frowns
Ve artık yüzün somurtmuyor
I caught a taste of springtime on your lips
Dudaklarında bir bahar zamanı tadı aldım
I saw the sunlight in your eyes
Gözlerinde gün ışığını gördüm
I can see, I can see, I can see that it's true
Görebiliyorum, doğru olduğunu görebiliyorum
Just like, just like I've never been gone --
Hiç gitmemişim gibi işte