So I stood by the roadside
Yol kenarında durdum işte
The soles of my running shoes gripping the tarmac
Koşan ayakkabılarımın tabanları asfalta sıkıca tutunuyordu
Like gunmetal magnets
Tunç metaller gibi
Fixed on the fron of her Fassbinder face
Fassbinder yüzünün önünde düzeldim
Was the kind of a smile
O türden bir gülümsemeydi
That only a rather dull child could have drawn
Sıkıcı bir çocuğun yorulabileceği gibi
While attempting a graveyard in the moonlight
Ay ışığında mezara girmeye çalışırken
But she was impressed
Ama etkilenmişti
You could see that she thought I looked fine
Güzel göründüğümü sandığını görebilirdin
And when she turned sweeter
Ve daha tatlı oldu
The reason (between you and me) was
İkimizin arasındaki neden
She'd just seen my green Lamborghini
Yeşil Lamborghini'mi görmesiydi
So we went for a spin in the country
Ülkede bir geziye çıktı
To feel the wind in our hair
Saçlarımızda rüzgarı hissetmek için
To feel the power of my engine
Motorumun gücünü hissetmek için
To feel the thrill of desire
Arzunun heyecanını hissetmek için
And then in the trees I heard a twig snap
Ağaçlarda dalın çatırdadığını duydum
Warning lights flashed on my map
Haritamda uyarı ışıkları parladı
I opened my eyes and to my surprise
Gözlerimi açtım ve şaşırdım